tag:blogger.com,1999:blog-90381435783865875472024-03-19T03:02:01.197-07:00basketbol sevdasıyugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.comBlogger76125tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-43355798715417243262009-09-06T10:58:00.000-07:002009-09-06T11:13:30.284-07:007 eylül türkiye-litvanya karşılaşmasıyarın türkiye saati ile 22 10 da yapacağımız ve de acayip kritik olan ilk maç.açıkçası ben ilk maçın litvanya ile olmasına sevindim.en zor ve en kritik karşılaşmayı ilk maçta atlatırsak bence bulgaristan ve polonya'yı rahat deviririz.ama litvanya öyle kolay rakip değil.yaklaşık bir yıldır basketbol oynamayan macijauskas,en beğendiğim ve de tartışmasız yokluğu takımdan çok şey götürecek sarunas jasikevicius ve zaten hiç olmayan ilgauskas gibi adamlar yokken litvanya çok öenmli olmayan bir rakip gibi gözükürse yalan olur çünkü gayet önemli ve zor bir rakip.ne olursa olsun litvanya bir ekoldür ve ekol olan ülkeler bu tip bir kaç sakatlıkla sendelemezler kolay kolay.biraz güç kaybederler sadece.bu da böyle bir durum.linas kleiza açıkçası beni hep korkutan bir oyuncu olmuşturçöyle ayı gibi bodoslama içeri girmesinden dolayı değil.eli sıcak oldu mu makine gibi şutları dizmesinden dolayı.songaila da ne yapacağı kestirilemeyen bir adam.kaukenas inanılmaz bir guard ve real madrid'e transfer oldu sonunda.jasikevicius yokken sorumluluğu daha da artacak.lavrinovic kardeşler ise her yıl oyununa yeni şeyler ekleyebiliyor.game on turnubasında dışarıdan şut tehdidi olan uzunlara karşı ne kadar etkisiz olduğumuzu gördük.ne ömer ne semih hele oğuz hiç bu tip savunma yapamıyor ki bu adamların orta mesafe şutu da var.yani ben lavrinovic kardeşlerden çok korkuyorum.javtokas ise hücumda ksıtlı performansına rağmen deli gibi savunma yapabiliyor ve acayip bir kalıbı var.o kalıp karşısında post up oyunu yapmak çok zor ve de oğuz savaş formsuz ve de isteksiz görünüyor.sanırım uzunlarımız ezilecek.bizim tarafımızdan bakarsak;şut atabilen bir adamımız yok,yok,yok.ender,kerem,sinan gibi adamlarla olcak iş değil.bir ömer onan bu görevi üstlenebilir o da nereye kadar.yenmemiz için tek şart var:o da hidayet ve ersan ortalamanın üstünde maç çıkartacak,ikisi de formda olacak.ancak bu şekilde kazanabiliriz.savunmada isteklilik gösterebiliyoruz fakat hücumda feci şekilde devamlılık sorunu var ve de bu sorunu ortadan kaldıracak bir guardımız da yok.ben pek ümitli değilim.skor olarak iki adamın eline bakacağız.ömer aşık ve semih erden ise her zmanki gibi boş pozisyonları smaçlayacak.lavrinoviç kardeşlere en azından boyalı alanda çok şans tanımazlarsa ve de ersan-hido ikilisi iyi maç çıkartırsa bu maçı alırız.özellikler ersan'ın javtokas ve lavrinoviç'lerden bir sürü ribaunt alabileceğine inanıyorum.çok da sevdiğim bir oyuncu,çok eleştirmemin nedeni de bundandır zaten.umarım ersan'a iyi pozisyon yaratabilirler.sabırsızlıkla bekliyorumyugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-62796924857470568322009-09-03T07:59:00.001-07:002009-09-03T08:02:20.060-07:00bodirogafazla söze gerek yok.efsane sözcüğü onu fazlasıyla tanımlıyor.<img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5377256175900737090" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 169px; CURSOR: hand; HEIGHT: 220px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5nIXaKZi3Ic78hTXkt8DoPzDa0H0AOI_x4-PgXRWSu-5gNv2LJl69sKw2cFsC6eXIm0JEyNagA5iMfsbiAZgRX8JRtdM5rNgx1nc3gyz5uXaN6m9E-z_32kJn7kcTwp1u9yftWoJSyEs/s400/bodiroga.jpg" border="0" />keşke bırakmadan önce bir maç da olsa efes pilsen formasıyla görebilseydim.efes olmadı başka bir türk takımı da olurdu be.o derece severdim bu adamı<br /><div></div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-41501428119346545182009-09-03T01:13:00.000-07:002009-09-03T01:52:23.303-07:00ricky rubio,draft macerası ve barcelona'ya transferi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQFWdr1v99nkdq28K7rxehc1bz36FtZ6Ylc6EUNqWC2AKXq1ps_OcI6UjsLmQq58toih3-Qqf6Eu0GX_LttpxS_T4Bms97HNsnkiZWMLDUklCpa6sPvxdhca5ObnOj7N-y5BSwTR5pvUs/s1600-h/1251834050113rickydetalledn.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5377161319226756546" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 300px; CURSOR: hand; HEIGHT: 353px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQFWdr1v99nkdq28K7rxehc1bz36FtZ6Ylc6EUNqWC2AKXq1ps_OcI6UjsLmQq58toih3-Qqf6Eu0GX_LttpxS_T4Bms97HNsnkiZWMLDUklCpa6sPvxdhca5ObnOj7N-y5BSwTR5pvUs/s400/1251834050113rickydetalledn.jpg" border="0" /></a><br /><div>ricky rubio.tam adı ricard rubio i vives.katalan kökenli,barcelona doğumlu ve de barcelona'nın altyapısıyla ortak çalışan son yılların önemli oyuncu fabrikalarından dkv joventut çıkışlı klişe tabirle 'wonderkid'.uzun yıllardır avrupa'da görülmemiş çapta bir yetenek.zeki,hızlı,oyun konsantrasyonu ve zekası muazzam ve işin şov yönünü hemen hemen her ispanyol gibi iyi beceriyor.zaten ispanyolların basketbol ve futbolu hakkında hep fiyakalı derler.bu rubio da bu fiyakalı denen biçimde yetiştirilmiş bir adam.pas yeteneği onu ileride nba'de asist krallığına oynatacak kadar muazzam ki avrupa'da bu ortalamayı yakalayan adam;nba'e uyum sağlarsa istatistiğini ikiye katlar.her ispanyol guard iyi pasördür ama bu hepsinden daha iyi.jose calderon'dan da daha iyi bence.skora gitme ve fast break konusunda da çok yaratıcı.top çalma yeteneği ise bambaşka.o upuzun kolları ve kocaman elleriyle her şeyi yapabiliyor.16 yaşında o meşhur turnuvada yaptığı istatistikleri vermeyeceğim.herkes biliyor artık insanlık sınırlarını aştığını turnuva esnasında.16 yaşından itibaren de euroleague ve acb gibi avrupa'nın en önemli iki organizasyonunda süreler almayı başardı.hem de öyle 5 dakika gibi süreler değil.17,18 dakika ortalama tutturdu ki o yaştaki bir oyuncuya o süreleri yugoslav takımları dışında başka takımların verdiği pek görülmüş bir olay değildi.hatta acb'de ilk oynadığı maçta 15 yaşında bile değildi.geçen sezonun önemli kısmında sakat olmasına rağmen kendini toparladı ve de acb'de 10 sayı 2.6 ribaund 6.1 asist ve de 2.3 top çalma ortalamalarını sadece 23 dakikada yaptı ki bu adam hala 19 yaşında girmedi.21 ekim 1990 doğumlu.sırp kökenli bojan krkiç ile beraber avrupa'yı sallayan ispanyollar oldular.tüm bunlar ricky rubio'yu doğal olarak çok göz önünde biri yaptı ve de egosu scoutların dediği gibi tavan yaptı.bu da onun eksikliklerinin görmezden gelinmesine ve de draft öncesi yaptığı gibi nazlanmalara neden oldu.draftexpress ve nbadraft gibi sitelerde rubio övüldüğü gibi eleştiriliyor da.hem oyunu hem de son zamanlarda ortaya çıkan mental yönüyle.oyununa gelirsek;bu iki sitede öncelikle rubio'nun şut mekaniği oldukça kötü bulunuyor.bildiğiniz gibi zıplamadan ya da çok az zıplayarak atıyor ve de perdeden çıkıp şut atması da gene bu şut mekaniği nedeniyle zorlaşıyor.bu yönü oldukça zayıf.gene orta mesafe şutu yok.üçlük şutu da düşük yüzdeli ve istikrarsız.asist,savunma,top çalma ve bir guarda göre ribaund konusunda patlayıcı özelliklere sahip olmasına rağmen skor olarak patlayacılığı bulunmuyor.top kaybı çok fazla.maç başına 3 top kaybı.(ama ben bunun yaşına verilmesi gerektiğini düşünüyorum.bu adamın oyunu olgunlaşmadı sonuçta.bizim 90 doğumlu oyuncular daha top süremezken bu adam acb'de döktürdü) ve de fiziği ve sıçrama kabiliyeti avrupa için iyi ama nba için sıradan.tabi oyununun iyi yönlerine ve yaşına göre bunlar bence çok da fazla değil ama bu demek oluyor ki nba yıldızı olması için kendini daha çok geliştirmesi gerekiyor ,doğal olarak da egosunu azaltması lazım.draftten önce o takımda şurada burada oynama gibi nazlanmaları yüzünden 5.sıradan seçildi.önceden blake griffin'in ardından seçilmesi bekleniyordu aslında.sonraki açıklamaları da biraz şımardığını gösterir gibiydi.dkv joventut da kendisi için çok yüksek bonservis bedeli istedi ama nba takımları en fazla 500 bin dolar bonservis ödeyebilir.david stern;bu uygulamayı nba takımlarını avrupa takımlarının oyuncağı haline getirmemek için koydu ve de gördüğünüz gibi ekonomik bağlamda işe yarıyor.ama rubio bu nedenle hayal ettiği gibi hemen nba yolunu tutamadı.ya takımında kalacaktı ya da onu isteyen takımlara gidecekti.bir ara türk takımlarından birinin rubio ile ilgilendiği yolunda haberler çıkmıştı,hem de dış basın kaynaklı haberlerdi bunlar.baya heyecanlanmıştım bir efes pilsenli olarak.dedim yoksa rakoçeviç ve rubio yan yana mı oynayacak ve de benim kalbim buna dayanacak mı? ama ergin ataman sonradan bir açıklama yaparak menajerlerin rubio'yu kendilerine taklif ettiğini ama bu teklifi gerçekçi bulmadıklarını,bunun oyuncuya piyasa yapmak için uygulanan bilinen bir menajer taktiği olduğunu ve zaten takımda ender gibi bir guard bulunduğundan bunu istemediklerini söylerek;özellikle içinde ender arslan'ın geçtiği tümceyi litaratüre sokmuştu.şimdi barcelona'ya 5 milyon euro gibi rekor bir fiyatla transfer oldu.açıkçası zekice bir hareket.hem çaylak sezonundan daha fazla para kazanacak hem de 2 sezon euroleague'de bol bol maç yapacak ve j.r holden,diamantidis gibi savunmacılarla oynayarak yeteneklerini geliştirebilecek.zaten eksiklikleri epey var dediğim gibi.fiziğini de bu süre zarfında biraz daha geliştirebilirse 2 yıl sonra nba yolunu tutar.çünkü sözleşmesi 6 yıllık ama 2 yıl sonunda nba'e gitme opsiyonu bulunuyor.buradan da anlaşılıyor ki 2 yıl sonra tıpış tıpış nba'e gidecek.yerinde bir hareket.onu avrupa parkelerinde biraz daha seyretme imkanımız olacak ve de acb trt'de yayımlanırsa rubio'yu trt ekranlarında 3 numaralı oyunu eliyle gösterirken bol bol seyredebileceğiz.</div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-75149502317009234252009-09-02T13:04:00.000-07:002009-09-02T13:19:08.970-07:00sen neymişsin be ender!<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc1RyWmE7eLXIqIcqAKCumcs0EqP55RSpyp7dyTHdFlq1u7M-pX6ggM5zyHz2fOggMfgcEoG2vff9ZX6AZnQK_s30fgHopPUy45kM0uTlxGTjnDKiMfE-W997exW37s4ifAnv0gSrSfAg/s1600-h/ender.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376964811755883282" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 298px; CURSOR: hand; HEIGHT: 352px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc1RyWmE7eLXIqIcqAKCumcs0EqP55RSpyp7dyTHdFlq1u7M-pX6ggM5zyHz2fOggMfgcEoG2vff9ZX6AZnQK_s30fgHopPUy45kM0uTlxGTjnDKiMfE-W997exW37s4ifAnv0gSrSfAg/s400/ender.jpg" border="0" /></a><br /><div></div><br />ender,sen neymişsin ya.aklıma geldin durup dururken.bazen böyle durup dururken aklıma gelirsin bilir misin?basketbol hakkında düşünürken aklıma sen ve senle beraber yaşlandığım yıllar aklıma gelir.televizyon karşısında bir maçta 1-2 yaş yaşlandırabilirdin beni ender.çok maç bilirim top eline geçip eline yüzüne bulaştırdığında kendimi koltuktan attığımı.çok maç bilirim ellerime yukarı kaldırıp 'yaa sabır' diye dua ettiğimi.senle çok fazla anımız var ender.her ne kadar bilmesen de çok şey yaşadım ben senle.sevinç hariç her türlü duyguyu yaşattın bana.sayı ve asist yaptığın zaman bile sevinemez oldum efes pilsen'de kalmayı garantilersin diye... bir ara union olimpija,tau ceramica ve panionios üçlüsüyle gerçirdiğin bir sezon vardı.her takım değiştirceğin söylendiğinde kalbim hoplardı 'ya efes'e geri dönerse' diye.iki kez bunu atlattım ama üçüncü de fena vurdun ender,altın vuruşu yaptın koçum ve geldin geri.inanılmaz bir şey ama daha 26 yaşındasın.25 yaşındaki futbolcuya genç semih denilen bir ülkede genç bile sayılırsın.geçen ergin ataman bir açıklama yaptı.rubio türkiye'den bir takıma gelecek diye bir dedikodu yayılmıştı.ergin ataman da bu bir menajer spekülasyonu,bize rubio'yu teklif ettiler ama biz kabul etmedik.çünkü bizim guardımız var.ender var demişti.o zaman işte dedim 'ender,neymişsin be'.harika çocuğu bile gölgede bıraktın! sorabilirsiniz resim niye olimpija formasıyla diye.onu efes formasıyla görmeye dayanamıyorum çünkü,olmuyor...yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-36563869068142174672009-09-02T10:55:00.001-07:002009-09-02T11:04:51.426-07:00acb trt'de mi?yaptığım blog gezintileri esnasında okuduğum ve duyar duymaz beni heyecanlandıran bu haber eğer gerçekse trt süper bir işe imza atmış olacak çünkü basketbolun çok da popüler olmadığı bir ülkede dünyanın en kaliteli ikinci ligini yayınlamak cesur bir karar.maddi açıdan oldukça önemli paralar yatırlıdığı kesin ama beni gibi basketbolseverler ratingleri patlatır diye ümit ediyorum.acb ligini her zaman internetten takip ederdim.lgin kalitesi tartışılmaz.nba'den sonra bütçe ve organizasyon açısından ikinci sıradadır.örneğin her yıl acb maçları dvd haline getirilip piyasaya sürülür.çok profesyonel bir bilgisayar oyunu da var ve acb tv gibi video paylaşım paltformu var.her hafta her maçın özeti ve haftanın en güzel hareketleri bu acb.tv'de yayımlanır.her hafta istisnasız bakardım acb.tv'ye.istatistik olayı da manyak.bir oyuncunun maçta kaç smaç bastığını bile yazarlar yani kısacası mükemmel bir organizasyon.bu yıl maalesef ligde türk oyuncu yok ama neler yok ki... ricky rubio,navarro,felipe reyes,nikola mirotiç,joel freeland,omar cook,n'dong ve niceleri.bu oyuncular için seyredilir işte.umarım şifre mifre gibi bir salaklık olmaz.şimdiden heyecanlandım ve murat murathanoğlu'nun söylediğine göre de sözlşme imzalanmak üzereymiş.murat murathanoğlu;yiğiter uluğ ile birlikte anlatacakmış.bu da ayrı bir güzellik.trt büyük bir yatırım yaptı,karşılığını da verebiliriz umarım.yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-36141344637921492782009-08-29T13:39:00.000-07:002009-08-29T14:26:43.750-07:00caster semenya,cinsiyet tartışmaları ve cinsiyet testi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNpwW-kNyYs-SIMMl9xVOpYM_-RXrInkwVV123Cb3LivOtzf-Fyq0FlTSbGMJnqYeFA9NneZQl-cElgt20uWrTJGrjcpxoQzKBUMDxuvA1Yc5jJvoHP_CDqY1mX7ZmFIMuBjBCMmobtsI/s1600-h/skandal5.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5375494767259646370" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 343px; CURSOR: hand; HEIGHT: 257px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNpwW-kNyYs-SIMMl9xVOpYM_-RXrInkwVV123Cb3LivOtzf-Fyq0FlTSbGMJnqYeFA9NneZQl-cElgt20uWrTJGrjcpxoQzKBUMDxuvA1Yc5jJvoHP_CDqY1mX7ZmFIMuBjBCMmobtsI/s400/skandal5.jpg" border="0" /></a> press kardeşler(semenya hal etmiş,izbandut mübarek)<br /><div><br /><div><br /><br /><br /><div><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5375492124552303874" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 343px; CURSOR: hand; HEIGHT: 257px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxzENCyCo19C-keLeq4fSy02hE7PWbJFm3DugZPgTre6f5MMWJwqV3oDnKCnsu_N_EmEn9rgtjlnz_YwelI5i4WacdAwAjbLcGj8R4zAE1sYG-I-YtxpWhqbXQCT8M5io_3jUsVAeGoKs/s400/skandal1.jpg" border="0" /> resimler:mynet dora ratjen(şaka gibi)<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPDsC8w3Q8FjqCCf2CRqilffbT-wo6q4glhpCwH9llD6oj7mgzsndWC8re7fTuIS_dKKIU9UWbiXgw4sET7H5MCyenaVj7EL4vj-cyfFSR-OLL0FSUyGc2jYmmqbrwZih7t6LnmXuR5nE/s1600-h/20090819_Caster_Semenya_cropped.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5375488788333887490" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 260px; CURSOR: hand; HEIGHT: 260px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPDsC8w3Q8FjqCCf2CRqilffbT-wo6q4glhpCwH9llD6oj7mgzsndWC8re7fTuIS_dKKIU9UWbiXgw4sET7H5MCyenaVj7EL4vj-cyfFSR-OLL0FSUyGc2jYmmqbrwZih7t6LnmXuR5nE/s400/20090819_Caster_Semenya_cropped.jpg" border="0" /></a> resim:vikipedi caster semenya<br /><br /><br /><br /><div></div></div><br /><br /><br /><p>caster semenya adlı atleti atletizm seven ya da sevmeyen herkes duymuştur artık.duyma sebebi ise aslında 800 ve 1500 metredeki başarıları olmadı.inanılmaz dereceler yaptı belki(bolt kadar olmasa da,tabi kendi dalında) ama onu daha çok yarışmalara girmeden önce yapılmak istenen cinsiyet testi ve elde ettiği başarılardan sonra açıklanan ilk sonuçlarla tanıdık çoğumuz.semenya aslında inanılmaz genç bir atlet.sadece 18 yaşında(onlarda bizdeki gibi küçültme var mıdır bilmem:)).resimde gördüğünüz gibi muazzam bir fiziği var.acayip iri.diğer atletler yanında çocuğu gibi kalıyor.surat ifadesi ise oldukça erkeksi duruyor.bu bir gerçek ama ben bu cinsiyet tartışmalarını ilk duyduğumda baya bir tepki göstermiştim.'napalım,allah vergisi.olabilir' demiştim ama işin rengi sonra birraz değişti.semenya'nın koçunun daha önce doping deyince ilk akla gelen doğu almanya atletlerine erkeklik hormonu ve kortizon vermekle suçlanıp aklanamayan bir adam olduğunu öğrendik.bu acaba tesadüf olabilir mi diye demedik de değil.sonra bu erkeklik hormonu olayının ve cinsiyet testi adı verilen testin tarihçesi de ortaya çıkınca işin rengi gittikçe garipleşti derken bir de semenya'da ilk sonuçlara göre normalden 3 kat fazla testesteron çıkmış.bir ara ebesi bile çıkıp konuşmuş, onu bilirim,kız oğlan kızdır demiş.bu 3 kat olayı açıkçası hormonal bir bozukluk mudur yoksa şu 'doğu alman' antrenörün becerdiği bir iş midir nasıl ortaya çıkacak bilmiyorum.ama bugün mynet haber'de gördüğüm bir haber çok ilgimi çekti.gerçekten onlara teşekkür etmek gerek.muazzam bir haber hazırlamışlar.bu cinsiyet tartışmalarının aslında ne kadar geriye gittiğini ve caster semenya ile birlikte ortaya çıkan bir şey olmadığını gösterdiler.haber gerçekten çok çok ilginç.örneğin;</p><br /><br /><br /><p><br /><a href="http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/olimpiyatlarda-sok-eden-cinsiyet-skandallari/467681/2/#haber-baslik"></a><br />DORA RATJEN<br />Adolf Hitler, 1936 yılında Berlin’de yapılan Olimpiyat oyunlarında Ari ırkının üstünlüğünü göstermek istedi.<br />Kalın sesiyle farkedilen ve diğer kadın atletlerle aynı duşu paylaşmayı redetmesiyle bilinen Alman Dora Ratjen, Almanya’nın kadınlar yüksek atlama kategorisindeki sporcusuydu. Olimpiyatları, dördüncü sırada bitirdi. Bu kategoride üçüncü olan Dorothy Tyler, Ratjeni şöyle anlatıyor: “Dora’ya karşı mücadele ettim ve onun bir erkek olduğunu biliyordum. Sesi ve vücut yapısından belli oluyordu.”Ratjen’in, daha sonra Avrupa’daki bir yarıştan Almanya’ya dönerken tren istasyonunda erkek olduğu ortaya çıktı. Ratjen, etek giymesine rağmen etrafındaki kişiler tarafından ‘erkeklerde sabah traş olduktan sonra akşam üzeri oluşan kirli sakalla’ yakalandı. Onu muayene etti ve erkek olduğu ortaya çıktı. 1938 senesinde Ratjen, mücadeleden men edildi.</p><br /><br /><p>bu herif de semenya'nın üstündeki kişi.erkek olduğu her halinden belli.öyle iki yandan saç örmekle de pek kamufle olmamış anlaşılan.bir de şu var:</p><br /><br /><p><br /><a href="http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/olimpiyatlarda-sok-eden-cinsiyet-skandallari/467681/4/#haber-baslik"></a><br />SİN KİM DAN<br />Dan, 1961 ve 1962 yıllarında 400 m ve 800 m koşularında kadınlar kategorisinin rekorlarını kırdı.<br />400 metreyi 52 saniyenin altında koşan ilk kadındı. 1963 yılında Moskova’da, diğer kadın koşucular Dan ile yarışmayı, onun erkeğe benzemesi nedeniyle istemedi. Bu olaylar gerçekleşirken Güney Koreli bir adam, Sin Kim Dan’ın savaş sırasında kaybolan oğlu olduğunu iddia etti.<br />Mecburi cinsiyet testi 1966 yılında uluslararası yarışmalara katılan atletlere zorunlu hale getirildi. Sin de bu tarihten sonra yarışmalara katılmadı.</p><br /><br /><p>bu da başka bir 'ohaaa' dedirten olay.adam çıkıp kayıp oğlum demiş ve cinsiyet testi yapılması kararlaştırıldıktan sonra ise ortadan kaybolmuş.yalnız bu cinsiyet testinin ortaya çıkmasından sonra ortadan kaybolan ve bir daha yarışmalara katılmayan tek atlet bu değil:</p><br /><br /><p><br /><a href="http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/olimpiyatlarda-sok-eden-cinsiyet-skandallari/467681/6/#haber-baslik"></a><br />TAMARA ve İRİNA PRESS<br />Tamara ve Irina Press kız kardeşler 1960 lı yıllarda Sovyetler adına yarışırken beş koşu yarışı kazandılar.<br />Kariyerleri devam ederken cinsiyet testi zorunlu hale getirildi ve iki kardeş, ortadan kayboldu. Eleştirmenler Press'lerin aslen erkek ya da çift cinsiyetli olduğunu söyledi.</p><p>tesadüf olamayacak kadar parçalar birbirini tamamlamış.bir de şöyle bir şey daha var:</p><p><br />MARY EDİTH LOUİSE WESTON<br />Mary Edith Louise Weston, İngiltere’nin 1924 -1930 yılları arasında en iyi güllecisi ve 1927 yılında da en iyi ciritçisiydi.<br />Halen ülkenin gülle rekorunu elinde bulundurmaktadır. Ancak Mary, 1930lu yılların ortasında Mark Weston oldu. Kullandığı doping ve kas ilaçları yüzünden cinsiyet değiştirdiği tahmin ediliyor. </p><p>gördüğünüz gibi bir rekor bu kadar süredir kırılamadıysa ve de sonradan bir anda marc weston olduysa bu da hormon almış demektir.sergei bubka da diyebilirsiniz ama bubka bun kadar eski değil ve 80 li yılların atleti.bu ise 1920'ler ve o dönemin antrenman şartları ve spor kültürünü göz önünde bulundurursak bu kadardır kırılamayan rekor ya insan üstü bir güçle yapılmıştır ya da görüldüğü gibi dopingle.10 saniyenin altına inemez denen insanoğlu 9.58 koştu(tamam ulan,bolt insan değil).en dikkatimi çekenleri kopyala yapıştır yoluyla paylaştım.daha fazlası için vereceğim linke bakabilirsiniz.semenya olayı gördüğümüz üzere benim en başta düşündüğüm kadar basit bir şey değilmiş. ve de ilk değilmiş.belki de son olmayacak.caster semenya belki de doğuştan böyle.açıkçası buraya yazmadığım ama linkte göreceğiniz soundarajan adlı hint atlet anladığım kadarıyla doğuştan olan özelliklerinden dolayı cinsiyet testine takıldı.peki bu atletin suçu nedir? öyle ya da böyle fiziksel üstünlüğü oluyor diyebilirsiniz,diğerlerine göre daha avantajlı falan.eee,usain bolt'un da fiziği diğerlerinden daha iyi ki böyle insan üstü koşuyor.tyson gay ondan daha mı az idman yapıyor?belki de bolt'tan daha teknolojik imkanları olan pistlerde ve salonlarda çalışıyor ama bu adamı geçemiyor,geçemiyor ve geçemeyecek.şu an çok alakasız bir kıyaslama da yapıyor olabilirim ama doğuştan bazı erkeksi hormonlara ya da kromozomlara sahip atletlerin de bu şekilde diskalifiye edilmesine ise açıkçası üzüldüm(bana ne oluyorsa).zor bir durum,ama karar net.test belli ve doğuştan ya da sonradan verilen hormonla farketmez,kriterlere uyacaksın.semenya'nın belki de madalyası geri alınacak,bilemiyorum.yalnızca tek dileğim doğuştan böyle olması ve bu konuda sabıkası ile bilinen eski doğu almanya kökenli antrenörün bu işin içinde olmaması.bu da haber linki:</p><p><a href="http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/olimpiyatlarda-sok-eden-cinsiyet-skandallari/467681/1#haber-baslik">http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/olimpiyatlarda-sok-eden-cinsiyet-skandallari/467681/1#haber-baslik</a></p></div></div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-87281159582715281362009-08-28T12:33:00.000-07:002009-08-28T13:00:38.826-07:00rodrigo barbosa tabata ve brezilyalı japonlar<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0t8PLCje-kqcCAosTTppAlQ8ujoeOxGykezw-uIIoIsseFS_uKa-wzJ2suVtUWVhx9DyDna_y-_aDuVEPRibVo1rcIyARZuAVWm5rV5tw6yELSSDQKpJFb5JvJXp85VsFoPX2WhTVCno/s1600-h/fft16_mf303290.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5375107026199132866" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 292px; CURSOR: hand; HEIGHT: 280px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0t8PLCje-kqcCAosTTppAlQ8ujoeOxGykezw-uIIoIsseFS_uKa-wzJ2suVtUWVhx9DyDna_y-_aDuVEPRibVo1rcIyARZuAVWm5rV5tw6yELSSDQKpJFb5JvJXp85VsFoPX2WhTVCno/s400/fft16_mf303290.jpg" border="0" /></a><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgU7Ln1FY1QcU0Y0Yfzzk4TZ1OGh9q7Zrwuhsx6U_jhXKN8sJQtQnbwo758P_bN1wZG1r2G0lZ3miuYPjfrilgHsN8BKshSkrYu1I8XdvZcajRSPTvs7xFwOTUjJuyCOd-1Zs1M7_KYgh8/s1600-h/Affiche_émigration_JP_au_BR-déb._XXe_s"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5375100453322948530" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 244px; CURSOR: hand; HEIGHT: 350px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgU7Ln1FY1QcU0Y0Yfzzk4TZ1OGh9q7Zrwuhsx6U_jhXKN8sJQtQnbwo758P_bN1wZG1r2G0lZ3miuYPjfrilgHsN8BKshSkrYu1I8XdvZcajRSPTvs7xFwOTUjJuyCOd-1Zs1M7_KYgh8/s400/Affiche_%25C3%25A9migration_JP_au_BR-d%25C3%25A9b._XXe_s" border="0" /></a> daha önce aleno blumer ve ırkların kaynaşması başlıklı yazımda;breizlya'daki alman popülasyonu ve creole kavramı ile ilgili bir şeyler yazmıştım.brezilya'ya göç eden etnik unsurların çokluğundan bahsedip örnekler vermiştim ama japonlar asla aklıma gelmemişti.bugün sporx.com a bir bakayım dedim ve tabnata adında bir oyuncunun bjk'ya geldiğini öğrendim.vaay japon adam mı almış dedim ismi görür görmez.adı bana japonu çağırıştırdı ama tabata kim bilmezdim.futbolla pek alakam yoktur,bunu söylemiştim.tabata transferinin beşiktaş'a olan faydası ya da zararı hangi mevkide oynar nasıl yapar ne içer gibi konularda sizi aydınlatamam,malum futbol bilgimle fakat benim dikkatimi çeken jaspon asıllı bir brezilyalı ollması ve adının da rodrigo barbosa olması.tam creole tanımına uyduğunu gösteriyordu.hemen vikipedi'nin ingilizcesinden biraz okuyup araştırma yapayım dedim ve şu bilgileri elde ettim:öncelikle brezilya ilk zamanlar asyalı göçmen kabul etmemiş.brezilya'yı beyazlaşırma kapsamında kapılar daha çok avrupalılara açık hale gelmiş 19.yüzyılda.fakat ilk brezilya'ya asya'dan göç anca 1908 civarında olabilmiş.bu dönemde de brezilya'da zengin avrupalı göçmenlerin kahve yetiştirdiği alanlarda çalıştıracak işgücüne ihtiyaç doğmuş ya da işlenecek boş topraklara bilgili çiftçiler.bu nedenle brezilya ve japonya arasında bir antlaşmayla 1907 yılında ilk japonlar çoğumluğu çiftçi olmak üzere brezilya'ya ayak basmış ve sayıları da 790 civarında imiş.bu japonlar da kahve tarlalarında çalışan emekçiler olmuşlar.birinci dünya savaşı ve 1940 yılına dek 170 bin kişiye kadar büyük bir göç dalgası olmuş daha iyi koşullar umudyla.göç zaten insanlara hem cazip hem de zor gelir.bilinmez bir yere gitmek hem insana müthiş bir umut hem de zorluklar getirir.bu japonların hepsi de bu ujmutlarla kahve yetiştiriciliğ ve işçilik yapmaya brezilya'ya gelmişler.bu kahve tarlaları da çoğunlukla sao paulo civarında olduğundan bu nüfusun yüzde 75'i oralarda yoğunlaşmış.ilk göçenlerin amacı çoğunlukla biraz para kazanıp geri dönmekmiş.kolay yoldan zengin olmak.ama öyle olmamış.hem zor koşullar altında çoğunlukla iş hukuku göz ardı edilerek çalışmışlar ve rüyalarını süsleyen paraya çoğu ulaşamamış..hem iklim koşulları hem de yaşadıkları bir nevi kültürel şok onların çoğunu ilk başlarda geri dönmeye zorlasa da çiftçilerle imzaladıkları kontratlar buna izin vermemiş.1940'a kadar japonca eğitim vermelerine izin verilmiş ve japonlar kendi aralarında iletişim kuran ve dışa kapalı bir cemaat halini almış ve breizlya gibi ırklar arası evliliğin inanılmaz oranda olduğu bir ülkede ilk 2 jenerasyonda bu oran sadece yüzde 6 olmuş ama 1940'ta okulda verilen japonca eğitimin yasaklanması ile çocuklar portekizce öğrenmeye ve creole olmaya başlamışlar.yani artık yeni jenerasyonlar brezilya'ya tam anlamıyla entegre olmuşlar ve büyük-büyük dedelerinin ya da ninelerinin çektiği sıkıntıları ve adaptasyon sorunlarını geride bırakmışlar ve yüzde 90 lık bir kısmı da büyük şehirlere yerleşmiş.daha bir çok bilgi var ama onlara gerek olmadığını düşünmekteyim.peru'da da bir japon popülasyonu daha varmış,bunu belirteyim.çok kültürlülüğün simgesi haline gelen brezilya'da jaspon nüfus en basitinden abd'dekine oranla daha fazla.kozmopolitlik açısından breizlya belki de amerika'ya en çok yaklaşan ülke konumuında<br /><br /><div></div></div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-18965915971827626752009-08-28T11:39:00.000-07:002009-08-28T12:01:13.945-07:00nikola mirotiç2008 yılında yapılan ve ülkemizden fenerbahçe ülker'in katıldığı junior euroleague'de final maçını 35 sayı,23 ribaunt,2 asist,9 top çalma,6 blok ve 10 faul yaptırarak tamamlayan ve bu dediğim maçta yüzde yüz isabetle oynayan bir çocuktu mirotiç.ikinci bir rubio vakasıydı yani.podgorica-karadağ doğumlu.208 boyunda ve 105 kilo ağırlığında ve doğum tarihi 2 kasım 1991.zaman zmaan real madrid 1-2 dakika olsa da oyuna sürüyor ve de çok büyük yatırımlar yapılan çok değer verilen bir oyuncu.paok thessaloniki takımından biraz olaylı bir biçimde 2006 yılında takıma getirildi ve de acb forumlarında iddia edilene göre ikinci bir bojan krkiç olmak üzere(gerçi tek ortak özellikleri ikisi de sırp).ispanyol pasaportu alıp milli takıma çağırılacakmış sanırım.öncelikle tabi kendi yaş grubunda oynatılıp.yani bir nevi devşirme olayı.türkiye ve biraz da yunanistan'dan alışık olduğumuz bu durumu ispanya'da görmek şaşırtıcı doğrusu.yunanistan mı diyene hemen 4 örnek verelim:vladimir jankovic,igor miloşeviç,duşan şakota,tsakalidis(peja stojakoviç ise son anda olmadı,yunanistan takım kampından alınıp sırbistan'a götürüldü).nikola rakoçeviç ise başka bir karadağlı oyuncu ve o da real madrid'den.onun için de benzer bir durum geçerli.iki oyuncu da çağırıldıkları halde karadağ milli takımının ne U16 ne de U18 takımlarına gelmediler.bu da ispanya adına oynamayı bekledikleri ihtimalini güçlendiriyor sanırım.ispanya dediğim gibi altyapısı kuvvetli bir ülke olduğundan asla devşirme ihtiyacı duymamıştır.zaten yeterince spekteküler ve yıldız oyuncular yetiştirebildiler.ama benim de dikkatimi çeken özellikle 1990 ve sonrası kuşaklarda adını duyuran ya da scoutların dikkatini çeken çok önemli bir adamları yok.(rubio gibi bir adam dışında)bir joseph franch var o da şu an hücum olarak kısıtlı duruyor ve de mirotic,enes kanter,valenciunas,miljenovic,dejan musli kadar dominant bir adam değil.bu saydığım adlar gibi bir adam çıkaramadıklarından olsa gerek ispanya böyle bir yönteme başvurup iki karadağ doğumlu adamı devşirme yoluna gitmeyi tercih ettiler diye düşünmekteyim.keşke yapmasalardı derim ben gene de.ayrıca marc gasol,rudy fernandez,sergio llull gibi adamlar altyapıda o kadar parlak değilken sürekli kendini geliştirip bugünlere gelen adamlar.yani ispanyollarda üstyapıya geçiş çok başarılı.o yüzden ben gene de gereksiz gördüm ama gene de llull,marc gasol ya da fernandez gibi ışık saçan bir adam göremediler sanırım.gene de belli olmaz belki mirotic ve rakoçeviç son anda cayarlar ama ispanya milli takımında iki sırp görmek şaşırtıcı oluryugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-85175135135840481542009-08-27T04:22:00.000-07:002009-08-27T04:55:48.703-07:00eurobasket2009 hakkında bir değerlendirme 1ilk değerlendirmemi ispanya hakkında yapmak istiyorum.alsında değerlendirecek hem çok şeyi hem de hiç bir şeyi olan bir takım.hazırlık maçlarında tabir-icaizse terör estirdiler.tüm maçları 93-94 civarı bir ortalama ve 25 sayı farkla bitirdiler.rusya,litvanya,slovenya,israil hepsini resmen ağlattılar ve tüm maçlarda ikinci yarıda resmen şov yaptılar.yanlış anlaşılmasın he,pau gasol hiç bir maçta oynamadı.en iyi avrupalı pivot olmadan bunu yaptılar.ispanya'nın kısaları hakkında söylenecek çok söz var.bir yandan 'wonderkid' ricky rubio,diğer yandan hali hazırda en iyi avrupalı oyun kurucu ve inanılmaz saha görüşüyle jose calderon,yılların eskitemediği sağlam savunmacı berni rodriguez.bu oyuncuların hepsinin de sağlam tiyatral yeteneklerini(ağlama,kendini yere atma,acıyla kıvranma,dayak atıp bilmemezlikten gelme) de hesaba katarsak şu an yunanistan da dahil olmak üzere her takımın kısalarından üstünler.ender arslan'ın bu adamlarla eşleşip küçük duruma düşmesi için ispanya'nın karşımıza çıkmasını istiyorum.bunu da belirttikten sonra avrupa'nınen iyi 2 numaralarından süper atletik rudy fernandez de bu takımda.jose garbajosa ise her şeye rağmen daha ölmedi.marc gasol ise durmadan kendini geliştiriyor,yakında mehmet okur'dan daha iyi bir kariyeri olabilir.daha önce de belirttiğim gibi en beğendiğim 4 numara felipe reyes,juan carlos navarro,raul lopez,başka bir süper atletik victor claver ve de bir anda patlama yapan avrupa'nın sahayı baştan başa en hızlı koşan guardlarından sergio llull de bunlara eklenince 'ebenin .mı ali sami' demekten başka bir şey düşmüyor.bu ne lan,bu ne.tecavüz timi gibi.her mevkide avrupa'nın en iyileri bu takımda.ispanya kesin favori.diğer takımlarda çok sakat ve eksik var.gelene geçene farkı koyup şampiyon olurlar.2007'de de 20'den aşağı fark atmıyorlardı ama sonlara doğru iyice laubalileşip,navarro ve gasol'un j.r holden ve kirilenko karşısında ezilmesi yüzünden şampiyon olamamışlardı.bu yıl rusya'da bu iki oyuncu da yok zaten.ispanya'yı şimdiden kutlarım,şampiyon olamamaları tamamen mucizelere bağlı,aynı 2007'deki gibi.<br /> diğer bir takım ise almanya.dirk nowitzki,patrick femerling,marco peşiç,mithat demirel,ademola okulaja gibi oyuncularla çok sağlam bir jenerasyon yakaladıkları dönem artık geride kaldı.gerçekten takım oyunu diyince akla almanya gelirdi.femerling'in meşhur perdelerinden hiç bir savunmacı geçemezdi.nowitzki ise kopup gitmiş,avrupa'nın en iyisi olmuş.az önce saydığım oyuncuların hiç biri bu turnuvada olamyacak.bir tek femerling olacak ama onun da ayakları artık eskisi kadar çabuk değil.eskisi kadar iyi savunmacı da değil.tek özelliği hakemlerin yıllardır farkedemediği hareketli perdeleri.şu an kadroları gerçekten kötü durumda.eurobasket 2007'de de nowitzki durunca ne kadar kötü oldukarını görmüştük(slovenya'dan yedikleri 30 fark).altın dönem artık kapandı.almanya gruplarda gider diye düşünmekteyim.<br /> sırbistan,ah sırbistan ah ah... 2001'de beni ağlatmıştınız.o zaman formanızın önünde yazan 'jugoslavija'ya aşık olmuştum.stojakoviç,guroviç,çaparkapa,vlade divaç,dejan bodiroga,marko jariç... ne kadroydunuz be.biz de boşnak oyunculardan kurulu bir takımdık gerçi ama siz şiir gibi basketbol oynardınız.ama o günden sonra önlenemez düşüşünüz devam etti.stojakoviç önce sattı sizi,bodiroga yattı.jariç yattı drken beliniz doğrulmadı ve son olarak eurobasket 2007'de 3'te o yaptınız.aslında hala oyujncu fabrikası gibi işliyorsunuz ama bir şeyler eksik.bodiroga ya da stojakoviç gibi takımı alıp götürecek bir adam yok.bir de karadağ'la ayrılmanız da sonra iyi oyuncuların bir kısmı onlarda kaldı(daşiç,pekoviç) nenad krstiç,ivan pauniç,kosta peroviç,boban marjanoviç,miloş teodoşiç gibi adamlar iyi fakat gene de yarı finali zorlayacak bir görüntünüz yok.çeyrek finalde gidersiniz bence.ah sırbistan,sen bugünlere düşecek adam mıydın be...<br /> devam edecek...yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-83845692460693495742009-08-26T15:28:00.000-07:002009-08-26T15:51:03.457-07:00roko-leni ukiç<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCTs8BCYlK_D6yqA4qmc2vYXwKlIXmqt00UpL8b2_aymqT8Id6RrcQc5k7f7uHiV9m8AuOEwHA_s3FazC4WNYwvZtFSJvrxRM3K_QFImY4eYFvo_loTY3ZT9IsXHb9RvxPUUZODCeYzBQ/s1600-h/ukiç.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5374408772365272850" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 300px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCTs8BCYlK_D6yqA4qmc2vYXwKlIXmqt00UpL8b2_aymqT8Id6RrcQc5k7f7uHiV9m8AuOEwHA_s3FazC4WNYwvZtFSJvrxRM3K_QFImY4eYFvo_loTY3ZT9IsXHb9RvxPUUZODCeYzBQ/s400/uki%C3%A7.jpg" border="0" /></a><br /><div>bugün hırvatistan-türkiye maçında beni kendine hayran bırakan ve toronto raptors'tan milwaukee'ye takas olduğunu urathanoğlu'ndan öğrendiğim hırvat guardı aslında uzun yıllardır yakından takip ederim.2003-2004 sezonunda uleb cup'da 20 yaşında parlayıverdi.13.3 sayı,3.4 ribaunt,4.9 asist ve 1.6 top çalma istatistikleri onu bir anda gözde guardlardan biri yapmıştı.aslında her yugoslav oyuncu gibi biraz şanslı bir adamdır çünkü daha gençlik yıllarında oralarda oyunculara çok güvenilip önemli süreler veriliyor.ukiç de 2005'de tau ceramica'ya hareket etti.oradan bir yıl sonra barcelona'ya falan derken bir türlü istediği süreleri alamadı.kendisini ,sanırım 2006- 2007 sezonu oluyor,fenerbahçe-barcelona maçında çıplak gözle seyretme imkanına erişmiştim.jaka lakovic'in yedeği olarak takımda bulunuyordu ve o maçta solomon'un ve fener'in ağzına sıçan lakovic ne zaman oyundan alınıp bu adam girse solomon ve fener ritm buluyordu.biraz acemiydi ama fundamental'ının yeterli olduğunu gözlemlemiştim fakat çok iyi bir şutu yok gibiydi.daha çok içeri drivelarıyla var oluyordu ve de hız- turnike fundamentalı olayı standartların üzerindeydi.barcelona ona belki fazla geldi sonra lottomatica roma ile imzaladı ve orada kendini buldu.euroleague ve italya'da gayet iyi bir sezon geçirdi.12.7 sayı,2.4 ribaunt,2.8 asist ve de 1.1 top çalma istatistiği gayet iyiydi.bu iyi sezon da ona nba kapılarını açtı doğal olarak ama avrupalı guardların tutunamadığı bir yerdir nba.ukiç'in tutunması daha da zor çünkü çok iyi bir şutu da yok ve tony parker gibi nba'in en iyi delicilerinden biri olması da haliyle zor tabi.avrupa onun için daha uygun.5 aralık 1984 doğumlu.çok genç değil belki ama ileride avrupa'nın en iyi guardlarından biri olabilir ki nba'e gittiğinden benc eolmak üzereydi.bugünkü türkiye-hırvatistan maçında ise maça hücum olarak harika başladı.sonra devamını pek getiremese de oyunu okuması ve oyun kuruculuk yetenekleri gerçekten iyiydi.16 sayı ve 9 asistle oynarak avrupa'ya dönmesi gerektiğini kanıtlar gibiydi.bu kıvırcık çocukta iş var gerçekten.gereksiz bire bilgi:babasının bir rock grubu vardır.slaven bilic vakası sanırım:D</div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-46405190252768389632009-08-26T15:06:00.000-07:002009-08-26T15:20:18.349-07:00andrew bettsbugünkü(yazdığım an itibaren dünkü) britanya-letonya maçında hem hücum hem ssavunma hem de ribauntlarda çok etkili olduğunu gördüğüm 1977 doğumlu ingiliz oyuncu.bir ara efes'in de gündemindeydi.o zamanlar ufak bir araştırma yapmıştım kendisi hakkında ama izleme fırsatını bulabildim sonunda.geçmişte yaptığım araştırmalarda iyi bir hucümcu olduğunu duymuştum ama bugün asıl dikkatimi çeken ciddi anlamda tank gibi sağlam bir adam olmasıydı.geniş omuzlu ve çok sağlam kolları olan bir adam.cidden mükemmel kas yapmış ve bir kaç poziyonda kambala'yı resmen dövdü geçti.kambala bugün bir ara acayip zorlandı fiziği karşısında.sağlam da savunmacı.2.16 boyunda.efes'in alabileceği bir adammış aslında.savunmada iyi işler yapar.18,19 dakika civarı bir süre alıp 7-8 sayı ortalaması tuttururdu.euro cup ve fiba cup gibi seviyelerde ise çok daha iyi işler çıkarabilir.hüseyin beşok'tan boşalan pivot mevkine galatasaray'ın düşünebileceği bir adam derim ben fakat aris'le sözleşme imzalamış ve gs yönetimi işi benden daha iyi bilir sonuçta ama ben çok beğendim bun adamıyugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-30744804153503456842009-08-26T14:33:00.000-07:002009-08-26T14:50:52.830-07:00efes world cup 8:türkiye-hırvatistanbugün saat 21.00 da başlayan ve çekişmeli diyebileceğimiz bir maçtı.82-77 yenildik.öncelikle ender arslan nolur bir iyilik yap milli takımı bırak diyip sonra söylemem gerekeni başta söylüyor ve yazıma devam ediyorum.öncelikle hırvatistan son yıllarda düşüşe geçen bir takım.eski ışığı yok.ne bileyim,takımı alıp götürecek önemli bir yıldızları yok sanırım.bir de kötü savunma yapıyorlar ama her şeye rağmen ispanya'yı geçmişte hakeme rağmen zorlayan ve hakemle yenilen;mucize şutlarla ucuna kadar gelip kaybeden bir ülke oldu.petrovic,kukoc,radja,arapovic gibi adların olduğu dönemdeki şiir gibi basketbolu oynayamıyor tabiki de.türkiye ise aynı tas aynı hamam.hido'nun eline bakıyoruz hücumda.şut atan adamımız yok.gördünüz mario stojic'i.adam kritik anlarda nasıl da çatur çutur gömdü şutları.marko tomas'ı kadroda göremedim ama emin olun stojic'ten farksızdır bu konuda.murat murathanoğlu'nun da dediği gibi maç kazanmak için en fazla 75 sayıya izin vermemiz lazım rakibe ki litvanya ve ispanya bize 90 dan aşağı atmaz.hücum organizayonlarımız berbat.hido savunmada feci kaçak güreşiyor.ersan deli gibi ribaund aldı ve çok mücadele etti fakat ersan hayatı boyunca hiç bir zaman istikrarlı bir hücumcu olmadı.ender,lan olum var ya,neyse.kerem fena değildi.ömer aşık ve oğuz savaş çok tutuktu ve ömer aşık 5 serbest atış kaçırmak nedir oğlum be.semih de eh işte.çok iyi smaçlar yaptı ama darüşşşafaka yıllarında antrenmana değil de internet cafe'ye gitmesinin sonuçlarını ödüyor şu an.çok çok kötü bir takımdık.sinan güler bile savunmacı yönüyle ön plana çıkmadı.roko-leni ukic,2e kolay pozisyonlar verdi ve ve ve nikola prkačin...senin gibi adam gelmez bir daha efes'e.çok sağlam bir hücumcu değilsin belki fakat inanılmaz bir fundamental ve inanılmaz bir oyun zekan var.resmen oyun kurucu oynadın.aynı efes'teki gibi.ömer şaık'ın savunmasında zorlansan da ömer'e rağmen inanılmaz paslar atabildin.çok hantalsın.belki de bu yüzden avrupa'da efsane olamadın ama senin gibi oyun kurabilen bir pivot daha gelmedi avrupa'ya.hep senden imza almak ve senle konuşabilmek istemişimdir ama olmadı işte.ayrıca ilk günkü gibi en ufak temasta karı gibi çığlık atıp kendini yere atıyorsun,kusura bakma bunu söylemek zorundayım.hırvatistan ise tahminim bu turnuvada rahat çeyrek final oynar.sonra kaçıncı olacağı performanslarına bağlı.bizim milli takımdan ise cacık olur arkadaş...yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-66097291090487817132009-08-26T14:05:00.000-07:002009-08-26T14:19:03.897-07:00ne oldu sana kambala'm???<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0dNqO9lmIC9VqtFu_wO35e8BSG1FmsMXC_MIJn8UBCKn-By8ZnAojvaWeBRrFvJi4ekEZWPf-3Dog7AUskt6EPYdVbMOxJTE7MSQ13hDIatHfeJv0ARBrJTTKSeuQAeIuwm2v4U0-w8I/s1600-h/kaspars_kambala_enisey.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5374382199673698962" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 255px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0dNqO9lmIC9VqtFu_wO35e8BSG1FmsMXC_MIJn8UBCKn-By8ZnAojvaWeBRrFvJi4ekEZWPf-3Dog7AUskt6EPYdVbMOxJTE7MSQ13hDIatHfeJv0ARBrJTTKSeuQAeIuwm2v4U0-w8I/s400/kaspars_kambala_enisey.jpg" border="0" /></a><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkQtDVlM5CUswXX3u_Kc8W9a8zEvt-5nDggOUnQoBfRUy2g27JvfSIZ5dXmB6MgO6jgYlCAgAf1rmxefK8voR8joIU_pkzKIuqNpBfgzrRGNPCA_51qGjp1_RndxkVBLL3X6OlMY2s6hk/s1600-h/07.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5374382111333878034" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 309px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkQtDVlM5CUswXX3u_Kc8W9a8zEvt-5nDggOUnQoBfRUy2g27JvfSIZ5dXmB6MgO6jgYlCAgAf1rmxefK8voR8joIU_pkzKIuqNpBfgzrRGNPCA_51qGjp1_RndxkVBLL3X6OlMY2s6hk/s400/07.jpg" border="0" /></a><br /><br /><div></div></div><br /><p>bugün televizyonda letonya-büyük britanya maçı vardı.inanın sırf kambala basketbola döndüğü ve bu maçta oynayacağı için izledim(itiraf edeyim biedrins hayranlığımın da etkisi vardı).kambala diyince basketbola mahalli ligde başladığım dönem ve sonra bursa altyapısına geçiş yaptığım dönemlerde deli gibi basketbol izlediğim aklıma gelir.daha önce hakkında yazmıştım.ncaa çıkışlı olduğundan olsa gerek fiziği çok çok iyiydi ve fiziğini kullanmayı bilirdi.nba tarafından draft edilememesini boyuna bağlayanlar var.açıkçası ben daha çok oyun stilinin nba'e uygun olmamasından ve de çok çok iyi bir atletizme sahip olmamasına bağlıyorum.neyse,bugün kambala'yı ringlerden parkelere deri dönüşünde izlewmek gerçekten harikaydı.epey değişmişti.saçı vardı bir kere.sarı saçları olduğunu tahmin ederdim aama hiç görmemiştim.yakışmış da aslında.yakışıklı adammış.maça pek iyi başlamadı.joel freeland tarafından iki kere beynine verildi.daha önce hakkında yazdığım yazıda çok blok yiyen bir oyuncu olduğunu söylemiştim ve kesinlike zayıflamıştı.bunda boksun etkisi vardır.mike tyson'un da dediği gibi boksta çok kilo işe yaramaz,sadece hareketliliği önlediğinden sana köstek olur.tyson'un o kadar yapılı olmadığını biliriz(normal bir insana kıyasla insan değildi,ayrı mesele),eski yapısı kalmamıştı ama gene de andrew betts(ki kendisi tank gibi adamdır) ve robert archibald'a(bu adamda da iyi size var) karşı fiziği işe yaradı.18 sayı 6 ribauntla maçı tamamladı ve 'daha ölmedim' ded.fakat hücumda bazen duracağı yeri şaşıran,eli ayağına dolşan bir görüntü çizdi.basketbola uzak kaldığından olsa gerek bu sorunları da halleder yakında.bildiğim kadarıyla 31 yaşında.eskisi kadar,yani efes'e aşık olduğum dönemdeki o efsane kadrodaki kadar kadar dominant olamaz ama bir 3,4 sene daha verimli bir oyuncu olur.hoşgeldin kambala,seni özlemişiz.</p><p> </p>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-75406677385863509572009-08-25T13:16:00.000-07:002009-08-25T13:29:50.200-07:00jose angel antelo<img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5373997962837359922" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 197px; CURSOR: hand; HEIGHT: 251px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5XWwYj3o5frh-bdhDvO_WbEEg0fuAxX1vGVMGmHDxX5iR7KPM6stdD4ZtLtg97UUS8LnXzgWvgcpNcjb8moz-7BNEC5lQK-b_d_KP7h88zRhfCDw_-lBZaAG3Lkrjx7mezupuoBgLCI0/s400/jose%2520angelantelo.jpg" border="0" /><br /><div>bu resimde gördüğünüz tipsiz 1987 doğumlu çocuğu altyapı şampiyonalarını merakla takip eden bendeniz 2-3 sene öncesine kadar takip ederdi.daha 16 yaşında uleb cup da kendisine önemli süreler verilmişti.iyi maç çıkarmıştı yaşına göre.real madrid altyapısındandı kendisi.ispanya milli takımı ile katıldığı turnuvalardahem sayı hem de ribaunt krallığını zorlayan bir adamdı ve 4 numara oynuyordu yanlış hatırlamıyorsam.fakat yüzü dönük oyunu da beceriyor deniyordu.üçlük şut denerdi epey.biraz fazla şut kullandığı istatistiklerinden anlaşılıyor.pek yüksek yüzdeyle oynadığı söylenemez ama zamaanında 22 sayı-13 ribaunt istatistikleri yababişmiş U20 şampiyonasında(U18 DE OLABİLİR) hatta oğuz savaş'ı ezmişliği de vardır.bu kadar göz önünde bir oyuncuydu ve atletik yetenekleri de anlata anlata bitirilemezdi çeşitli forumlarda fakat gel zaman git zaman bu çocuk yerine ne adamlar geldi geçti.oyuncu fabrikası haline gelen ispanya'dan ne adamalr yetişti ama kendi kuşağının yıldızı antelo bilinmeze doğru gitti.ispanya 2.liginde oynuyordu en son.istatistikleri nasıldır bilmiyorum ama draftexpress'in sıralamasında en iyi 22. 1987 doğumlu avrupalı olarak gözüküyor ki kendisi katıldığı turnuvalarda en iyisiydi.jose angel antelo ispanyol değil de hayri andaç anteloğlu olsaydı bu düşüşünü anlardım ama altyapıdan adam yetiştirme de daha doğrusu üstyapıya başarıyla adam yetiştirme de sırbistan ve litvanya gibi ülkeleri bile geride bırakan ispanya'dan bu adamın bun hale gelmesiini anlamak mümkün değil.biraz sorunlu biri olduğu söylenirdi 2-3 sene önce.bu sorunlar yüzünden mi acaba 1987 doğumlu diğer oyuncular euroleague seviyesinde oynarken bu adam ikinci lig'de? ya da çok bencil olduğu için mi bilmiyorum.türkiye'De alışık olduğum bu manzarayı ispanya'da görmek şaşırttı beni doğrusu ama ispanyollardan her zmaan çekinirim ben.her an çıkış yapıp patlayabilirler.bu adam da ne olursa olsun 22 yaşında.nba'e gidemez artık fakat avrupa'da haala şansı var.belki nba'de olur bilemeyiz aslında.antelo ne oldu sana koçum?</div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-58995017951322128232009-08-22T07:49:00.000-07:002009-08-22T07:57:19.410-07:00enes kanter'in amerika yolculuğu 2enes'in ncaa'e gitmesini ilk başta ılımlı karşıladığımı söylemiştim fakat şimdi düşününce fikirlerim de biraz değişmeler oldu açıkçası.enes'in ncaa'e gitmesinin eğitim kariyeri açısından iyi olduğu şüphesiz bir gerçek.yarın öbür gün sakatlanır ve basketbolu bırakmak zorunda kalırsa(allah korusun tabi) amerika'dan aldığı eğitim ve kültür onun çok işine yarayacak.ama basketboluna ne kadar bir şeyler katabilir bilmiyorum.bence euroleague de alacağı 15 dakika ncaa'de alcağı dakikalardan ne olursa olsun daha kıymetlidir.kaspars kambala'yı bilen bilir.efes pilsen'de başarıdan başarıya koşmuş bir pivottu.o da ncaa çıkşlı fakat draft edilemedi.fizik olarak .kafam kadar kol kası vardı ama avrupa'da oynadı.enes kanter'in o kadar fiziği olabilecek mi bakalım?bir de tanjevic'in gençleri harcadığından bahsedilmiş.avrupa'nın gelmiş geçmiş gençlere en çok önem veren koçu tanjevic'tir.bilmeyen konuşmasın.hiç bir antrenör çalıştırdığı takımın altyapılardaki küçükler ve yıldızlar oyuncusunu adam gibi takip etmez.bugün tanjevic 14 yaşındaki çocukları bizzat tribünlerden seyrediyor.ömer aşık'ı da bugünlere o getirdi.basketbolla ilgilenen herkes gregor fucka'yı ve dejan bodiroga'yı bilir.ikisi de avrupa basketbolunun efsane adlarıdır.bu adamları 16 17 yaşında keşfedip çalıştırdığı her takıma götüren ve onlara sorumluluk veren tanjevic'tir.emir preldzic'in bu yılki çıkışını sağlayan tanjevic'tir.bir de halan demirel'i harcadığını söyleyenler var.yapmayın arkadaşlar.hakan demirel 17 yaşında tbl'de 25 dakika oynayan bir adamdı.aydın örs döneminde de çok süre aldı.tanjevic'te onu bir çok maçta oyuna soktu ama hakan hepsini geri tepti.hakan demirel başlığı altında bu konuya değindim hatta.ona rağmen hakan demirel'i kiralattırdı,takımdan gönderin demedi.enes,tanjevic gibi bir adamı elinin tersiyle geri iterek alabileceği fundamental eğitimini de geri tepmiştir.enes kanter'in boyu uzamazsa nba'de 5 numara oynayamaz ve 4 numaraya müsait bir oyun yapısı da yok.yüzü dönük oyunu yok ve sol elini kullanamıyor.çok fiziksel oynuyor.tanjevic ondan bir 3 numara yapmak istiyordu.yani top sürebilecek bir adam yaratarak onun gelişimini hızlandıracaktı.pau gasol'un bugün nba'de bu kadar başarrılı olmasının nedeni 3 numara olarak yetiştirilmesidir.evet,pau gasol 3 ve 4 oynayan bir adamdı ve onun eski maçlarını seyrederseniz birebir oynayan ve çok iyi üçlük ve orta mesafe şutu sokabilen dev bir 3 numara olduğunu görürsünüz.pau gasol bugün dünya'da hiç bir 2.16 lık adamın süremeyeceği kadar iyi top sürebilmektedir ve pivot hareketleri bu sayede daha hızlı gelişmiştir.ncaa'e gidip de bu yetenekleri alması pek olası değil.şu bir gerçek ki avrupalı uzunlar her zaman amerikalı uzunlara göre daha teknik ve basketbolu daha iyi bilen oyuncular olmuştur.enes bi 2.12 civarında olup 120 kiloluk bir kas yığını haline gelebilirse o zaman fiziğiyle bu açığını kapatabilen bir adam olabilir ki bu da öyle kolay bir iş değil.enes'in katetmesi gereken daha çok yol vardı.ben maçlarını seyrettim.post up oyunu bilgisi iyi olmasına rağmen kesinlikle mükemmel düzeyde değil.örneğin valenciunas gibi bir adamı tamamen fiziğiyle ekarte etmiş ki valenciunas enes'ten sonra en iyi 1992 doğumlu adamdır ve basketbolu iyi bilir.bu fiziksel açık kapanırsa ne olacak?enes bu laflarımı yedirip nba yıldızı olabilir mi?tabiki de olabilir.eksikliklerini kapatabilir.her zaman ve her yerde ama eskisi kadar inanmıyorumyugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-9469596284607276482009-08-21T15:18:00.000-07:002009-08-21T15:48:01.299-07:00hakan demirel ve yerinde saymak<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-jvcgN8q57e6qfNctxJTJWDmB0CijMtY2PS3C7F4LBaimjnBAhYjfoeghHICaFHUyjVGWIVc3rDr1YalNKLqtWO-1Shp9A9nvlMAgcvGjKtt5SWDq6kBn3KJv1jyLq7KnJ4ofP2eEmuQ/s1600-h/hakan_demirel.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372545389179164562" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 247px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-jvcgN8q57e6qfNctxJTJWDmB0CijMtY2PS3C7F4LBaimjnBAhYjfoeghHICaFHUyjVGWIVc3rDr1YalNKLqtWO-1Shp9A9nvlMAgcvGjKtt5SWDq6kBn3KJv1jyLq7KnJ4ofP2eEmuQ/s400/hakan_demirel.jpg" border="0" /></a><br /><div>hakan demirel ve yerinde saymak kadar birbirine yakışan;daha doğrusu birbirini tencere kapak gibi tamalayan başka sözcük grubu nadir bulunur.hakan demirel benim de küçük bir tofaş maceramın olduğu yıllarda altyapımızda oynayan biriydi.tribünlerden onu imrenerek seyrederdik.çok güzel paslar atabilirdi.içeri sağlam bir drive'ı vardı.top hakimiyeti ise bursa'da başka hiç kimsede bulunmayan kadar iyiydi.hatta yıldız milli takımla avrupa şampiyonasında en dikkat çeken guardlardan biri olacak kadar da iyiydi.iyi bir pasördü,iyi top çalardı.ama şutu iyi değildi.bazen iyi şut soktuğu olurdu.maç öncesi idmanlarda arkadaşlarıyla iddiaya girip 10 da 7 falan atabiliyordu.sol çarprazdan çok 5 te 5 attığını da gördüm ama basketbolu idman şut yüzdesiyle tamamlayamayacağı aşikardı.bazen kendine fazla güvenip kapasitesinin üstünde hareketler yapmaya çalışıyor ve galibiyetlere bok sürebiliyordu.basketbol zekası çok üst düzey değildi ama genç takımda oynarken bir anda a takıma yükseldiğini öğrendik.17 yaşındaydı sanırım ve tofaş a takımının hiç yabancı oyuncu oynatmadığı o sezon çok iyi süre aldı.çok rahat 22-23 dakika ortalama almıştır diye hatırlıyorum ve o yaştaki oyuncular bursa da yeşimspor la mako yla maç yaparken o tbl deoynayabiliyordu.hakan demirel'e baya inanıyorduk.sonra bir anda ncaa'e gitme kararı aldı.bursa anadolu lisesi nde okuyan biriydi ve bursa anadolu lisesi benim de çok gitmek istediğim ama kazanamadığım türkiye'nin önde gelen bir anadolu lisesi'ydi ve buradan aldığı eğitimi iyi bir şekilde üniversite eğitimiyle tamamlamak için olsa gerek gonzaga university ile anlaştı.ama ondan önceki 25 maç tbl de oynamıştı.türkiye kupasında falan oynadıysa 30 u falan geçmiştir.profesyonel maça çıkan oyuncu çıktığı maç kadar ceza alır ncaa'de.hakan'a da dA aynı şey oldu.bu tabi çok fazlaydı ve sezonun çoğu gidiyordu.oradan geri döndü fenerbahçe'ye.2005 yılı oluyor galiba ve fenerbahçe'nin o yıl semih erden ve doğuş balbay'a yaptığı gibi iyi süreler verdi.hem de baya fazlaydı.aynı şekilde 2006 2007 sezonunda feberbahçe ülker'le iyi süreler aldı.2006 dünya şampiyonasında kadrodaydı... bazıları onun için yeteri kadar şans verilmedi falan diyor.bu kadar saçma bir şey hiç duymadım.emin olun halan demirel'e verilen şans çok az genç oyuncuya verilmiştir.kimse 17 yaşında tbl'de o süreleri alamadı türkiye'de.keza fenerbahçe ülker'de hem bogdan tanjevic,hem de aydın örs ona güvendi ve süre verdi.ama hakan giç geliştiremedi kendini.bir kere çok panik yapan bir adam ve baslı altında inanılmaz top kayıpları yapabiliyor.boş turnikeyi bile panik halde kaçırabilecek bir adam.son saniyelerde hızlı düşünüp karar verme yeteneği tofaş'ta onu tribünlerde izlediğimiz dönemde dahi iyi değildi.şut konusunda ise ne desek boş.bir guardın şutunun olmaması hakkı olmadığını söylemiştim.eğer rajon rondo gibi bir adam değilsen.sonuç olarak kendini geliştirebileceği bir dönemde 1 yılını boşa harcaması,mental olarak çok geri bir oyuncu olması ve de kendine verilen şansları iyi kullanamaması nedeniyle hakan demirel bir arpa boyu yol katedemedi.şimdi ise erdemirspor da oynuyor.açıkçası nasıl oynadığını ve de istatistiklerini bilmiyorum ama adını pek de duymadığımı göre aynı tas aynı hamam.ah hakan,ah...</div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-32049207959798470612009-08-21T15:00:00.000-07:002009-08-21T15:12:38.908-07:00hoşlandığım müzik türleri,habib koite ve bamadamüzik zevki biraz farklı olan bir adamım ben.fantastik yönüm budur diyebilirim.yugoslavya kökenli bir aileden gelmemden dolayı geleneksel balkan müziğine olan ilgim epey fazladır.goran bregovic,alen islamovic,dino merlin ve zeljko bebek gibi klasikleşmiş isimlerin yanında esma redzebova(recebova),sanja ilic-balkanika2000 gibilerini de dinlemekten hoşlanırım.az da olsa arnavut tarafım vardır,bu yüzden arnavut müziğine de ilgi duydum ama jarnana dışında kayda değer bir tek elvana ghajta'yı buldum.bunun dışında aslında her türlü geleneksel müzikten hoşlanırım.punjabi mc'yi de epey severim mesela.hint mitolojisine ilgi duyduğum zamanlardan kalma bir alışkanlık.pencab dilinde şarkı yaparlar.mundian to bach ke,main ho gaya sharabi,jogi,dhol jageero da ve dhol foundation'un dhol soloları gerçekten güzeldir.zaten bu punjab müziğinin(yani bhangra) temeli de bu dhol denen çalgıdır.davula benzer fakat davula göre biraz daha uzun ve orta kısımlarından daha şişkindir.bir tarafı tokmakla diğer tarafı da ince çubukla vurularak çalınır.neyse,bir de geçenlerde habib koite ve bamada adında african pop denilen müzik türünü yapan sanırım malili iki müzisyeni keşfettim.gerçekten acayip hoş hoş.bu kadar seveceğimi asla tahmin edemezdim.i ka barra,sira bulu ve din din wo harika parçalar.her ne kadar anlamasam da habib koite'nin ses aşmış.bob marley'e de baya benziyor tip olarak.dinleyin,dinletinyugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-12629620771043511712009-08-21T11:49:00.000-07:002009-08-21T12:13:45.422-07:00fransa'da fransız var mı?gerçekten fransa'da ne kadar fransız var merak ediyorum.fransa'dan çıkıp da bir yerlere gelmiş,sanat,spor,siyaset alanlarındaki insanların küçümsenemeyecek orandaki kısmı fransa'ya göç eden ailelerin çocuklarından meydana geliyor.bu yazıyı biraz da vikipedi'den bakarak yazıcam ama tahminlerimden yanılmıyorum.örneğin jean reno'yu hepimiz biliriz.çok da sevdiğim bir aktördür.kendisi hatırladığım kadarıyla(yuppi vikipedi beni onayladı) fas doğumlu ve oradaki mağripli bir ailenin çocuğu.endülüs kökenli biri yani.nicolas sarkoz de fransa'ya sığınan şövalye bir macar sülaleden geliyor.hatta yahudiymiş de anne tarafından.politikaci achille peletti de baba tarafından italyanmış.şarkıcı yianna katsoulos yunan kökenlidir.adını hatırlayamaığım bir fransız bakan da ukrayna lıydı.daha örnekler mavcut ama çok uzatmıyorum.spora gelince olay zaten kopmuş durumda.hem basketbolda hem de futbolda bir afrika karmasına dönmüş durtumda takım.patrick vieira senegalli.wiltord,silvestre,thierry henry,abidal,govou şurdan burdan.benzema,samir nasri,zinedine zidane cezayir'den.hatem ben arfa de tunus'tandı sanırım.fransa futbol takımında şu an yaptığım araştırmaya göre 3 tane gerçek fransız var.kaleci coupet,sagnol,ribery,mexes,gourcuff ve gignac derken 6 oldu hatta.bir zamanlar alain boghossian ve djorkaeff vardı.bunlar da ermeni kökenliydi.efsane futbolcu michel platini de italyandır.fabien barthez ispanyol,raymond domenech ise bir katalandır.yardımıcıs pierre mankowski de tahmin edileceği üzere polonyalıdır.beşiktaş tv de izlediğim bir belgeselde de 80 lşerdeki fransız takımının çoğunun italyan ve ispanyol göçmenlerden oluştupu yazıyordu.fernandez diye birini hatrlıyorum o belgeselden.italyan da hatırlıyorum 1-2 tane.basketbolda da durum farklı değil.nba deki 10 fransızın hepsi siyahidir.bir ara frederic weiss vardı,o da almandı.leo westermann altyapıdan takip ettiğim fransız bir guard.muhtemeeln alman.westermann alman soyadıdır kesinlikle.2008 eylül de fransa-türkiye basketbol maçı vardı.eurobasket 2009 eleme maçı,fransa ya çocuğu koyduğumuz maçta tek bir beyaz oyuncu vardı sahada.onun adı da üşenmeyip araştırdım ve buldum nando de colo'ymuş ve adı bana ispanyol adı gibi geldi.fransa'yı fransızlar temsil etmiyor pek.gerçi fransa anayasasındaki fransız tanımı ırka dayalı değildir,daha çok fransalı anlamında kullanılır.şu göçmen çocuklarına bakın gerçekten.fransa'yı fethetmiş adamlar.yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-3640427984065259002009-08-21T10:51:00.000-07:002009-08-21T11:40:51.872-07:00elano blumer,brezilya ve ırkların kaynaşması<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQIBVGyAtTcCILd1xgZKE7foUZnBitW2i6V245rZ1gIPzhUEiHeWYABB-y_FfRb3AJHCiF6ovVnYzdJ17bmcs7kEfoCsH1sbAvbtW-ooBZD87SA4_1R8883D87spGz0FrhR1YdARwgxQg/s1600-h/brazil_squad.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372477782973840930" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 273px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQIBVGyAtTcCILd1xgZKE7foUZnBitW2i6V245rZ1gIPzhUEiHeWYABB-y_FfRb3AJHCiF6ovVnYzdJ17bmcs7kEfoCsH1sbAvbtW-ooBZD87SA4_1R8883D87spGz0FrhR1YdARwgxQg/s400/brazil_squad.jpg" border="0" /></a><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpG4-vUxTxmW7c5EQ3byoWAulRN_bvQrCdILHN1lGdverWlAsQdUfUy0zdrk7VYTCUjwDbTa8WYmn9q3_pGfiMsCXjJrFESIlyvkrYv1diK72mNJX3gJSlWIQgdyyUkF1YFlPdu0-An6w/s1600-h/creole.bmp"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372477443683558882" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 294px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpG4-vUxTxmW7c5EQ3byoWAulRN_bvQrCdILHN1lGdverWlAsQdUfUy0zdrk7VYTCUjwDbTa8WYmn9q3_pGfiMsCXjJrFESIlyvkrYv1diK72mNJX3gJSlWIQgdyyUkF1YFlPdu0-An6w/s400/creole.bmp" border="0" /></a><br /><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjl31G4B0OfAm7WtdXnrErYfMw1oJAE6WMNYqWB4qsP_3zSUI12kH3yvyFoJmRh5n5RYEdc5T7p4k8hDLJs9gO-evEbDeT8OBKiQf7lMGaL2YxuSNZsj6koHKC-mP9FO3BSaMlCRfdDXHE/s1600-h/elano-brasil.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372477247505957250" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 288px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjl31G4B0OfAm7WtdXnrErYfMw1oJAE6WMNYqWB4qsP_3zSUI12kH3yvyFoJmRh5n5RYEdc5T7p4k8hDLJs9gO-evEbDeT8OBKiQf7lMGaL2YxuSNZsj6koHKC-mP9FO3BSaMlCRfdDXHE/s400/elano-brasil.jpg" border="0" /></a><br /><br />berizlya denen ülke hatırladığım kadarıyla 200 milyon civarında nüfusa sahip kalabalık diyebileceğimiz bir ülke.bu kadar büyük bir ülke, ana dili portekizce komşusu arjantin'in aksine fakat bu berizlya'da sadece portekiz kökenli insanların yaşadığı anlamına gelmiyor tabiki.belki de en az amerika kadar kozmopolit bir ülke.oldukça büyük miktarda göç almış zamanında.avrupa'dan ipini koparan ya da çeşitli sebeplerle yeni bir yurt arayan insanların amerika birleşik devletleri'nden sonraki ilk tercihi oluvermiş.nüfusa oranları ne kadardır tam bilmiyorum,vikipedi'den bakmaya da üşeniyorum ama önceden araştırdıklarımdan hatırladığım portekizli,alman,italyan,ispanyol,fransız,yahudi,arap(özellikle lübnan çevresindeki merkitler,maruniler ve presbiteryen araplar),afrolar,yerliler vs. vs... tam bir kültür yumağı diyebileceğim bir yer.gerçi türkiye'de öyle bir yer.hemen klişeyi gömerek türk,kürt,laz,çerkez,abaza,zaza,boşnak,arnavut,arap,süryani,rum,ermeni...kime sorsanız türkiye'de etnik kökenininde muhakkak bu unsurlardan biri vardır ama brezilya'daki biraz daha farklı bir durum.bir kıtadan başka kıtya büyük göçler ve oraya göç etmiş belki de karşılaşması mümlün olmayan aynı kıtadaki insanların kaynaşması ve portekizce dilinin bir üst kültürü oluşturduğu bir melezleşme.aynı durum arjantin'de de geçerli tek fark oradaki üst kültür dili ispanyolca.arjantinliler bu melezleşmeye ve tüm kültürlerin bu kaynaşmasına creole diyor.ntv tarih'te okumuştum bunu.bu durum breizlya'da da geçerli ve oradaki durum için de creole deniyor.yerli kültürü,afro kültür ve avrupalı göçmenlerin oluşturduğu kültürün belki de hiç biri birbirine baskın değil.bir tek dedğim gibi portekizce ana dil olmuş.elano blumer ne alaka diyebilirsiniz şimdi.ben futbolla pek alakalı bir adam değilim.basketbolu hep daha çok sevmişimdir.millet küçükken sokakta futbol oynarken ben de çok oynardım fakat hiç bir zaman iyi bir izleyici olamadım.geçen galatasaray'ın levadia tallin mi ne öyle bir ezik estonya takımıyla olan maçını seyretmek için anlık bir gazla galatasaraylılar derneğinin lokaline gittim ve torpilim olduğundan bedava maçı seyrettirdiler.orada sonradan adının ertem şener olduğunu ve ultra gereksiz bilgiler verme konusunda bir üstat olduğunu öğrendiğim kişi elano'nun alman kökenli olduğunu ve soyadının almanca çiçekçi demek olduğunu söyledi.elano ana dili almanca'yı şu anda konuşabiliyor mudur bilmem ama brezilya kimliğini taşıyan bir creole olduğu her halinden belli.kendilerine ne portekizli diyordur ne de alman.o bir brezilyalı.işte breizlya'da bu var.siyahiler,melezler,avrupalılar ve araplar o kimliklerini geride bırakıp breizlyalı kimliğiyle bütünleşmişler.aslında buna asimile olmak da denilebilir ama asimilasyon bildiğim kadarıyla bir kültürün başka bir kültürü yok edip onları kendi kültürüne entegre etmesi şeklinde ama entegre dilen kültür belli bir milletin kültürü değil,hepsi tarafından oluşturulmuş ortak bir kültür.brezilya'Dan adriano bir melezdir mesela.ronaldinho siyahidir.taffarel de italyan-alman karışımıydı.nba deki basketbolcu anderson varejao futbolcu roque junior'un kuzeniymiş ve fotolarına baktım da r.junior bir siyahi fakat varejao bir beyaz.gerçi saçları bildiğin afro ama:D basketbolcu nene hilario da bir siyahidir ama tiago splitter de aynı elano gibi alman kökenlidir.dikkat ettiyseniz adlar hep portekizce.güney amerika'daki her ülke böyle aslında ama brezilya ve arjantin biraz daha çok kültürlü bir ortam.şaşırtıcı bir bilgi ama bugün peru'da 300 bin yunan ve 100 bin civarı hırvat kökenli insan var.gayet fazla bir rakam.perulu bir hırvatla tanışmıştım nette,asla aklıma gelmezdi peruda hırvatların olabileceği.arjantin'de eski devlet başkanı carlos menem arap kökenlidir ve süleyman demirel döneminde türk pasaportu almıştı.lübnan'dan 19.yüzyıldaki büyük göçte amerika kıtasına dağılan araplardan.selam hayek,shakira,ferid ali mondragon gibi.arjantin de de alman,italyan,yahudi,portekzili ve ispanyol nüfus ispanyolca'nın üst kültürel dili altında yeni bir kültür oluşturmuşlar.bugün arjantin'de ispanyolca'daki gibi hem ana soyadı hem de baba soyadını alma artık kalmamıştır.bu da creole'nin bir sonucu olsa gerek.lionel messi italyan kökenlidir.emanuel ginobili de keza öyle.diego armando maradona da ispanyol ve arap karışımıdır bildiğğim kadsrıyla.ruben wolkowsky diye bir basketbolcu vardı.o da polonya yahudisiydi.claudio usain de bir arap'tı ve güney amerika'ya göç eden her arap gibi lakabı 'el turco' idi.osmanlı'dan geldikleri için onların arap kimliğine bakılmaksızın el turco denmiş güney amerika'da.bir ara cvitanovich mi ne öyle bir eleman vardı.o da hırvat kökenliydi.arjantin de gol kralı mı ne olmuştu.hırvatistan milli takımı onu euro 008 de oynatmak iistemişti ama pasaportu yetişmediğinden oynayamadı.şu an oynuyor mudur bilmem.eminim daha bir çok örneği vardır ama bu konu hep çok ilgimi çektiğimden çok araştırmıştım ve her şeyi kafamdan yazdım.daha fazlası için vikipedi'ye falan bakılabilir.kızlarının güzellikleri de bu melezliğe borçlu sanırım.şimdi aklıma geldi.manken vardı gisele bündchen diye.muhtemelen o da alman kökenlidir.soyadı bunu çağırıştırıyor.bir gün brezilya'ya gitmek kısmet olur inşallah diyrek bu konuyu kapatıyorum</div><div></div><div><br /><div></div></div></div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-69365688509380405612009-08-21T02:00:00.000-07:002009-08-21T02:20:17.659-07:00şemsettin baş<div><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372344237156040274" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 93px; CURSOR: hand; HEIGHT: 107px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirY-06f3_vB5PC-AMJsX8Qujm1sQq_YHaYtSN2-BAEJRN77hHVvlPqy7htQXTJ26O_I8HYR5LFGiRanu0isUouNuDB2UStTBD8xvgBkSylYpBRlvcBi16QeQOHlRTI7cD4LBejeVFTbxM/s400/173.jpg" border="0" />ah şemsettin,sen ne adamsın be.ne basketbolcu olacak fiziğin vardı ne de tipin.gördüğüm en garip stilli adamdın.adın bile basketbolcu adı dedğildi.ne bileyim şemsettin baş ya,bir garip yani.aslında şemsettin kariyeri boyunca süre aldığı her takımda kesinlikle en baş skor opsiyonlarından biri olmuştur.en parlak dönemi muhtemelen 2000 2001 sezonudur.tesadüf benim de basketbola ilgi duymaya başladığım zamanlardı.çok küçüktüm ama çok ilgiliydim.daha o zamanlar basketboldan hiç anlamamama rağmen bu adamda bir gariplik olduğunu anlamıştım.garip bir stili vardı.çok garip turnikeye girerdi,geriye çekilip acayip şutlar atardı ama çoğu da girerdi.turnike yüzdesi inanılmaz bir adamdı.üçlükleri de gününde oldu mu ardı arkası kesilmezdi.ya nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama komik olduğu kadar başarılı bir tarza sahipti.boşnak kökenli olup mirsad türkcan'ın akrabasıdır.herkese ve tabiki bana göre de kapasitesini yüzde yüz kullanabilen ender basketbolculardandır.gene kendisi gibi boşnak kökenli orhan güler ya da bir zamanların olympiakos'lusu nihat emre ekim gibi adamları gördükçe de bu adama saygı duymamak imkansız.ne olursa olsun türkiye liginde 22.4,saporta cup da da 22.6 sayı ortalamaları tutturabilmek kolay değildir.bu sezonlar dışında da 11-15 sayı arası bir ortalamayı muhakkak yakalardı şemsettin baş.tofaş altyapısından çıkmış olması da bursa'da uzun yıllar geçirmiş ve tofaş'ta kısa da olsa vakit geçirmiş biri olarak beni ona daha da ilgi duymaya sevketti.kısacası gittiği her takımda ön plana çıkmış,takımın onca amerikalısı ya da yugoslav'ına rağmen(sanki kendisi yugoslav değil,mantıksız oldu??) hep önemli bir skor opsiyonu olarak kalmış fakat türk basketbolunun 79 jenerasyonunun da çıkış yaptığı döneme de denk gelmesiyle milli takımda fazla göremediğimiz bir oyuncu olmuştur.aynı kuzeni mirsad gibi çok yetenekli değildi ama aynı kuzeni gibi yeteneklerini ve yapabileceklerinin farkına varıp onu yüzde 100 kullanmasını bildi.şimdi de bir basketbol okulu açmış.kendisini gerçkten türk basketboluna hem profesyonelken hem de emekliyken verdiği emeklerden ötürü bir plaketi hakediyor.</div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-33636030657814882792009-08-20T10:27:00.000-07:002009-08-20T10:52:08.599-07:00dejan milojeviç<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix5QJUjq57jdbJ_9JeM7AwiW4TWa_NWQCdd-1Ksv6gbVwzj3YMh7V1o8MN-pXESOFdn_vWhipFRtqluN4OJnjdLIxXsc3wiK-R7yV1Hj_nsPfZcKSSbYcRVZW5kYGtf3msAEBUr_n_QYU/s1600-h/milojevic.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372102990017254066" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 260px; CURSOR: hand; HEIGHT: 305px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix5QJUjq57jdbJ_9JeM7AwiW4TWa_NWQCdd-1Ksv6gbVwzj3YMh7V1o8MN-pXESOFdn_vWhipFRtqluN4OJnjdLIxXsc3wiK-R7yV1Hj_nsPfZcKSSbYcRVZW5kYGtf3msAEBUr_n_QYU/s400/milojevic.jpg" border="0" /></a><br /><div>bu bünyenin gördüğü en zeki basketbolcudur.bunu rahatlıkla söyleyebilirim.dejan bodiroga,ricky rubio şu bu diyebilirsiniz ama milojeviç hepsinden farklıydı benim için.2.00 boyla 4 numara oynayıp 20 sayı 10 ribaunt istatistikleri nasıl açıklanabilir.bir de buna 3-4 asisti de eklerdi her zaman.gene o boy ve ecnebilerin deyimiyle 'poor athletism'iyle 18-20 ribaunt çekebilmesi nedir?2.10'luk pivotları post up ta sırtı dönük alıp bir şekilde potaya gidebilmesine fundamental deha yerine en diyebiliriz.çok özel bir oyuncuydu.biraz geç parladı aslında.26-27 yaşına geldiğinde tüm avrupa duydu onun adını.2004-2005 sezonunda eurolegue'i 20.8 sayı,11.3 sayı,3.3 asist ve 3.5 top çalma istatistikleriyle kapatmıi,olympiakos'a karşı bir maçta 35 sayı,14 ribaunt,3 asist 5 top çalmayı hiç top kaybetmeden yapmış ve herkese içten bir ohaaaa dedirtmiştir.böyle bir 4 numaraydı milojevic.pota altında topu aldı mı sağa sola fake gösterir bir şekilde şutunu atar ya da ikili sıkıştırma gelirse boş adamı hiç zorlanmadan bulurdu.işte bodiroga,milojevic gibi adamalr sayesinde sevdim ben basketbolu.onlar bu işin sadece fizik ve atletizm olmadığını herkese gösteriri gibiydiler.marcus haislip'i herkes bilir.james white ve trepaigner ile birlikte türk basketbolunun gördüğü en atletik adamdır.bunlardan bir farkı da inanılmaz kaslara sahip olup 2.08 lik bir adam için çok iyi bir sürate sahip olmasıydı.allah için sağlam bir top hakimiyeti de vardı.sanırım 2005 yılı falandı ve partizan-ülker maçı vardı.milojevic ve haislip eşleşiyordu.haislip te fiziksel olarak ne varsa milojevic te teki bile yoktu.fakat milojevic resmen haislip i maymun etmişti.post up ta onla eşleşiyor ve ayak hareketler karşısında haislip onu syrediyordu.atletik haislip bir türlü milojevic ten ribaund da çekemiyordu.öyle bir pozisyon alıyordu ki milo;haislip hiç bir şekilde ondan ribaunt çekemedi.sonra da haislip faul problemine girdi zaten.böyle bir adamdı işte.geçen yılın başında galatasaray'a geldiğini duyunca inanamadım.futbolda tuttuğum takım galatasaray dı fakat basketbolda sonuna kadar efes pilsen liydim.bir anda efes le olan tüm anılarımı bir kenara bıraktım ve gs ye canım feda dedim.inanın sırf bu adamı getirdiler diye.çok da iyi başladı gs de.eurocup elemelerinde 15 sayı 10 ribaunt istatistiğiyle işte budur dedirtti bana,lig başllangıcında da gayet iyiydi.hüseyin beşok a çok güzel asistler yapıyordu ama sakatlanıp durmaya başladı ve formunu sürekli kaybetti.biraz da yaşından olsa gerek gereğinden fazla ağırlaşmıştı.aynı bodiroga gibi yaşlılık zaten yavaş olan ayaklarını daha da çok vurmuştu.fırtına gibi başladı fakat kötü bitirdi.ama gene de harika bir deneyimdi onu ligde görmek.hele ribaundu aldğında diğer tüm 4-5 numaraların aksine etrafta kime vereyim diyip topa gömülmek yerine top sürmeye başlayıp oyun kurması yok muydu... teşekkürler milojevic,bu ligin gördüğü en zeki oyuncu sendin.her ne kadar kapasitenin yarısını bile oynayamadıysan da gözlerim seni arayacak bu parkelerde.çok duygulandım lan</div><br /><div></div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-77817281037802504232009-08-20T05:26:00.000-07:002009-08-20T05:39:53.551-07:00todor stoykov<div> </div><br /><p><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372021732005723922" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 258px; CURSOR: hand; HEIGHT: 232px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9PSDusXB4L_Uy1SSszq4erc5oUbV2bN28To3V_9tezh76X-SYmqY_xLRHN7jnCR85E9Q1Eef5pIy-0pvLEFq2ydVY75FKg9_LmG77mewZaHe0LDEhLYsrrQIO5XnFBjwvnWxKgg1YV7A/s400/Todor_Stoykov_o.jpg" border="0" /></p><p>oldukça garip bir bulgar oyuncu.kendimi bildim bileli uleb cup ya da yeni adıyl eurocup da mücadele eden lukoil academic takımında oynar.kelimenin tam anlamıyla bir kalaşnikovdu.inanılmaz bir üçlük şutu vardı ve oyunvu her yönüyle oynardı.genelde uleb cup ın sayı kralı olurdu ama asist ve top çalmada da ilk üçe girerdi.biraz bencil bir oyuncuydu.el amin'e benzer bir oyun tarzı vardı.içeri çok sağlam drippling edebilen bir adam olmadı hiç bir zaman.internetten videolarını falan seyrettmiştim ve tabiki eurobasket 2005 teki perforamnsını.uleb cup'da 2003-2004 sezonundan itibaren sırayla 19.1,23.9,19.6,11.8 ve 8.4 sayı ortalamalarıyla bitirdi.tabi takımın onun üstüne kurulu olması da bunda etkiliydi.yüzdeli iki sayı atardı ama üçlüğü pek istikrarlı değildi.fakat ilginç bir şekilde serbest atış yüzdesi hep yüzde 65 civarı olurdu.bizim ömer onan gibi bir şey yani.haddini bilen bir adam oldu.valencia ya bir ara gidip geldi hemen.başarılı olacağı yeri bildi ve oyunundan hep zevk almayı bildi.euroleague'i hiç zorlamadı ve bir uleb cup efsanesi oldu</p><p> </p>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-12686121999596814242009-08-20T03:47:00.000-07:002009-08-20T04:07:04.177-07:00Matjaž Smodiš<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyU1n4fwjLJEE72Jl6fqsRhwo94emnHvPb911wVJHG6JstXxZKJDAtKporUcZsutItqi6wPEBO4pWeRY9vIcTF7ZtZAtsJ_Y_ilRBHI9jBZwlg3l1LcDDE6-jQpB36OGXAcdI4NBtsLlI/s1600-h/matjaz-smodis-partizan.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5372000850838832066" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 278px; CURSOR: hand; HEIGHT: 355px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyU1n4fwjLJEE72Jl6fqsRhwo94emnHvPb911wVJHG6JstXxZKJDAtKporUcZsutItqi6wPEBO4pWeRY9vIcTF7ZtZAtsJ_Y_ilRBHI9jBZwlg3l1LcDDE6-jQpB36OGXAcdI4NBtsLlI/s400/matjaz-smodis-partizan.jpg" border="0" /></a><br /><div>bir felipe reyes,iki smodiš.avrupa'nın şu an en iyi dört numaraları bunlar bence.felipe reyes'le aralarındaki tek fark reyes'in daha iyi bir ribauntçu olmasıdır,onun dışında ikisi de gayet sert,pis işleri iyi bilen,kısıtlı atletik özelliklerine rağmen çok iyi işler beceren iki oyuncudur.öncelikle ben bu adamın adının okunuşuna değineyim.genelde spikerlerimiz matyaz sımodis şeklind okusa da doğru telaffuzu matyaj sımodiş şeklindedir bu sloven'in.fonetik bilgiyi dayadıktan sonra basketboluna geçeyim.benim yazılarımdan anlamışsınızdır.avrupa basketbolunu nba'e tercih eden,atletik ve fiziksel yetenekleriyle değil de şut ve fundamental özellikleriye başarılı olan oyuncuları hep çok sevmişimdir.bu tanıma uyanlar da genelde yugoslavlar ve litvanyalılardır.ispanyol oyuncular da varupalı zencilerdir.çoğu ortalamanın üstünde atlettirler.bu smodiş de tam bu sevdiğim tanıkma uyar.yapılı diyebiliriz ama kesinlikle yağ oranı çok yüksek bir basketçi.fiziğine bakınca belli oluyor.omuzları o kadar geniş değil.göğüs bölgesi iyi sadece.hızlı desen kesinlikle değil,hele sıçrama yeteneği fazla kötü.çok ender smaç basabilir.2.05 boyunda ve 4 numara olan bir oyuncu için hepsi gayet kötü şeyler ama smodiş bir yugoslav ve farkını hemen belli ediyor.sırtı dönük oyunu çok iyi bilmesi,yüzü dönük de oynayabilmesi,yavaş ayaklarına rağmen içeri drippling ile katedebilmesi ve tabiki de sağlam şutu onu avrupa'nın en iyi dört numaralarından biri yapmıştır.2007 2008 sezonunda 24 dakika ortalamayla cska moskova forması altında;14.3 sayı,5.3 ribaunt,1.1 asist ortalamalarını 1.1 gibi gayet iyi bir top kaybıyla yapmış ve yüzde 57 ikilik yüzde 47 de üçlük kullanmıştır.üçlük konusunda zaman zaman istikrarsız bir görntü çizmesi dışında bir de sık sakatlanması onun en büyük dezavantajları.ama sakatlıktan ne zaman dönse eskisi kadar formda oynayabiliyor.şu an 30 yaşında ve kerem gönlüm gibi örnek bir sporcunun dopingli çıkmasıyla(kinaye yapmıyorum,bilerek almadığına eminim) efes pilsen'de şiddetle ihtiyaç haline gelen 4 numara mevkini ihtiyaç fazlası bir şekilde doldurabilecek düzeyde bir adam.inanın bu kalp rakoçeviç ve smodiş ikilisini kaldıramaz ama gene de öyle isterim ki o hantal fiziğiyle bir o yana bir bu yana koşup durmasını,üçlüğü gömdükten sonra efes tribünlerine doğru yumruğunu sıkıp bağırmasını.ama öyle bir dedikodu duyduğumdan falan değil,yanlış anlaşılmasın yalnızca bir transfer fantezim </div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-57943083506117485462009-08-20T03:27:00.000-07:002009-08-20T03:43:59.578-07:00erazem lorbek<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTNqe868F68uM3TbxnuNFewyi5RxJYU-uR8rQjQ7CV2_w5_hXjxgez4YbVztd2odZw2pG5DGKh0DZZHGgfptCwIOoNK6NUJDCIX2c_ql8jJdW_L7-YNdT-PCyNqZqc5Snbzw5IsqrUnps/s1600-h/401px-Erazem_Lorbek.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5371991177722752018" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 268px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTNqe868F68uM3TbxnuNFewyi5RxJYU-uR8rQjQ7CV2_w5_hXjxgez4YbVztd2odZw2pG5DGKh0DZZHGgfptCwIOoNK6NUJDCIX2c_ql8jJdW_L7-YNdT-PCyNqZqc5Snbzw5IsqrUnps/s400/401px-Erazem_Lorbek.jpg" border="0" /></a><br /><div>avrupa'da en sevdiğim 5-6 basketbolcu arasına çok rahat bir şekilde yerleştirebilceğim sloven pivottur kendisi.kardeşi domen lorbek de basketbolcudur ama abisi kadar parlak bir kariyeri yoktur ve oynadıkları mevkiler de farklıdır.büyük kardeş erazem,tam bir pivottur.4-5 numara arasında kalan bir oyuncu değildir.ahım şahım bir fiziği ya da çok önemli atletik yetenekleri yoktur ama tam bir yugoslavdır.basketbolu çok iyi bilir,post up ta topu aldığında çok sağlam ayak hareketleri var,her iki elini de çok yiy kullanır ve iyi de şut atar.zaten ggeçen yıl cska moskova'da euroleague'de 23 dakika ortalamayla 12 sayı 5 ribaunt istatistiklerini yüzde 60 ikilik,yüzde 45 üçlük isabetiyle yapmış.topun kıymetini çok iyi bilen,pozisyonları gereksiz zorlamayan zeki bir yugoslav işte.oyun tarzını ise hep zeljko rebreca'ya benzetmişimdir.bir sezonluk garip bir ncaa macerası vardır.michigan state gibi adı duyulmuş bir üniversitede bir sezon benchte en iyi havlu sallayan ödülünü alıp geri dönmüştür.ncaa'e giden bazı türk basketbolculara da duyurulur.erazem altyapıda ribaunt yönünü saymazsak enes kanter'e göre hep daha iyi oynamıştır ve enes gibi fiziksel basketbol yerine zeka ve fundamental'ını kullanmıştır ama ncaa'de takım arkadaşlarını motive tmek dışında pek bir şey yapamadı.neyse,erazem'e geri dönersek 2005 yılında 2.turun sonlarına doğru çok da iyi olmayan bir yerlerde draft edildi ve şu ana dek nba için çok çaba sarfeen bir görünüm de sergilemedi.altyapılarda ise ciddi anlamda tüm yaıtlarını domine edip sayı ve ribaunt krallıklarını kimseye bırakmamış;hem gençler hem de ümitler kategorisinde mvp ödülünü kapmıştır hakederek.şimdi ersan ilyasova'nın gitmesiyle barcelona onu kapmış.cska için büyük kayıp;barcelona içinse mükemmel bir hamle.hücum olarak ersan'ı aratmaz ama ribaunt yönü ersan kadar kuvvetli değildir.sert savunmacıdır,az top kaybı yapar.aslında yanlış söyledim,david andersen'ın gitmesiyle oluşan boşluğa dahil edilmiştir.david andersen de 5 numara oynayabilen bir adamdı,ersan ise 3-4.david andersen'ı da aratmaz gerçi hiç bir yönüyle.cska moskova daykenki takım arkadaşı matjaz smodiş'i de çok sverdim ve bir gün bir türk takımında en çokm görmek istediğim ikinci 4 mumaradır.onu hakkında da bir şeyler yazıcam.</div><div> </div><div> </div>yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9038143578386587547.post-49605433111788278842009-08-19T14:46:00.000-07:002009-08-19T14:55:32.981-07:00nikola janjusevic(despotoviç)orhan demir adıyla da bilinir kendisi.tam bir komedi devşirme hikayesi vardır.kendisi 1989 aralık doğumludur ve türkiye ye gelince bu 1990 yapılmış,adı orhan olmuş ve asıl bomba geliyor:doğum yeri de şanlıurfa!!! git sen sırbistan kragujevac doğumlu adamı şanlıurfa doğumlu orhan yap.urfalı 2.14 lük sırp.cidden garip bir halkız.ama aynı duşan gibi sırplar bu adam hakkında yapılan usulsüzlüğe de itiraz etti ve fiba nezdinde kendisini hem küçültemedik hem de ad,doğum bilgileri gibi bilgileri değiştiremedik.fiziğini gerçekten beğendim bu adamın.canlı izleme imkanım oldu bir altyapı basketbolu delisi olarak.ama yeterince mücadeleci ve sert bir oyun yapısı yok.post up becerisi iyi değil.sürekli dışarı çıkıp şut atmaya çalışıyor ama onu bile pek beceremiyor.geçen yıl tbl de bir maçta sahaya 1 2 dakika girip oynadı ve eline top değmedi sanırım.tanjevic'in raporu doğrultusunda postalanmış galiba.1990 doğumlu olduğundan altyapı kariyeri artık bitti.önce fmp zeleznik'le antrenmanlara çıktı şimdi de almanya ya da italya da kariyerine devam edecek.çok beklentileri karşılayacakk bir oyuncu olduğunu zannetmiyorum ama nice yugoslavlar gördük bir anda yıldızı parlayan ama fenerbahçe için de zor bir durumdu.bu kadar yatırım yapılıp sırbistan'dan getirilen bir adamı yollamak cesur ve radikal bir karar.yugoslavtipiforvethttp://www.blogger.com/profile/09243708198337380747noreply@blogger.com0