maalesef bodirogayı durduramıyoruz.hayatımda seyrettiğim ilk basketbol maçında bu sözleri işitmiştim.hala kulağımda çınlayı durur.bu seyrettiğim ilk maç 2000 yılındaki euroleague final four'daki efes pilsen-panathinaikos maçıydı.maçın kaç kaç bittiğini açıkçası tam hatırlamıyordum ama şimdi fibaeurope'un sitesinden baktım da 81-71 bitmiş ve tabiki de pana yenmiş.bu 22 sayının neden baksanız 11 12 tanesini son çeyrekte atmıştı bodiroga.hidayet ve damir mulaomerovic'e basketbolu öğretmişti.bodiroga,nba'deki it gibi koşan,pire gibi sıçrayan ve de kas yığını haline gelmiş zenci basketçilerin özellilliklerinden tekine bile sahip değildi.ne adamm gibi sıçrayabilirdi ne de çok hızlıydı.fiziği fena değildi ama bir lebron james,carmelo anthony,boris diaw gibi bir güce sahip değildi.ama müthiş bir fundamental'e ve de hiç bir oyuncu da görmediğim bir zekaya sahipti.bahsettiğim soznda 17,2 sayı 4.9 ribaunt ve 3.4 asist ortalamasını yüzde 62'lik bir iki sayı yüzde 40'lık da üç sayı yüzdesiyle yapması(sadece son çeyreklerde üçlük denerdi ve çok ender denerdi.bahsettiğim sezonda 20 tane denemiş) onun ne kadar iyi bir takım oyuncusu ve de doğru şut tercihi yapan biri olduğunu gösteriri bence.sonra barcelona'ya gitti ve bir klasik olarak final four mvp si oldu.ama sonuçta atletik kabiliyeti çok zayıf bir beyaz oyuncuydu.yaşlılık hemen vurdu onu.sonra lottomatica roma semalarında gözükmüştü.eski oyunundan eser yoktu tabi.ama ben gene de onun maçlarını internetten bir kanal bulup izlemeye çalıştım.aynı michael jackson gibi gidişiyle bir devir kapanmıştır gözümde.
27 Haziran 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder